Enam 38: “Biz kitabta, hiç bir şeyi eksik bırakmadık”-2, Muvazeneyi Kaybetmiş Edip’e Cevap
Edip Yüksel: Hadis ve sünnet izleyicileri, Kuran’ın tamam, mükemmel ve tam detaylı olduğunu bildiren bir çok ayete rağmen(6:19,38,114,115), altmış cildi aşan hurafeler ve yalanlar külliyatının Kuran’ı tamamlamadığını iddia etmektedirler. Yukarıdaki 12:111 ayetinde Allah, bizim uydurma hadislere ihtiyacımız olmadığını, Kuran’ın bir rehber olarak tam anlamıyla her şeyi açıkladığını bildirmekle hem Hadisi ve hem de Hadisçilerin temel iddialarını mahkum etmiştir. Allah, onlara sorar: “Allah’tan ve ayetlerinden sonra başka hangi hadise inanıyorlar?” (45:6). Onlar şöyle cevap verirler: “Allah’ın ayetlerinin yanında, Buhari’ye, Müslim’e, Tirmizi’ye, Ibni Hanbel’e, Ibni Mace’ye, Ebu Davud’a, Ibni Kesir’e, Kafi’ye, Mecmüatül Abbasi’ye, Nehcül Belağa’ye ve daha nicelerine inanırız!” Allah, onlara meydan okur: “Doğru sözlüler iseler ona (Kuran’a) benzer bir hadis getirsinler!” (52:34). Cevap olarak, Ebu Davut adlı kutsal hadis kitaplarıyla peygambere iftira ederler: “Bana Kuran, ve bir de benzeri hadis verildi.” Allah, geçmişin ve geleceğin haberlerini içeren Kitabında (11:49; 6:5; 38:88) hadis izleyicilerini şöyle tanımlar: “Halktan öyle kimseler var ki bilgisizce Allah’ın yolundan saptırmak ve onu küçük düşürmek için boş hadisleri izlerler. İşte onlara küçük düşürücü bir azap vardır.” (31:6). Kuran, peygambere iftira edenlerin ve Kuran’ın tamam ve detaylı olduğuna inanmayanların aslında ahirete kesinlikle inanmadığını bildirir (6:112-116). Bu yüzden apaçık ve kolay olan Kuran’ı anlayamazlar ve onun zor ve kapalı olduğunu iddia ederler. Kuran’a göre, Allah’ın hükmüne, insanların hükmünü ortak koşan putperestler, Kuran’ı anlayamazlar. Böylece, bu iddiaları aslında kendilerinin gerçek müminler olmadığının bir itirafıdır. (1)
Değerlendirme ve Edip Yüksel’in tenkiti
1-Edip : “Allah’tan ve ayetlerinden sonra başka hangi hadise inanıyorlar?” (45:6). Onlar şöyle cevap verirler: “Allah’ın ayetlerinin yanında, Buhari’ye, Müslim’e, Tirmizi’ye, Ibni Hanbel’e, Ibni Mace’ye, Ebu Davud’a, Ibni Kesir’e, Kafi’ye, Mecmüatül Abbasi’ye, Nehcül Belağa’ye ve daha nicelerine inanırız!”
Cevap:
Dengeyi iyice kaçırmış olan Edip, müşrikleri, Allah’ı inkar edenleri tehdit mahiyetinde inen ayetleri ehl-i sünnetin samimi müslümanlarına tatbik ediyor..Sünnet ve hadis düşmanlığı o dereceye varıp muhakemeyi tıkamış ki ayetin bağlamına, öncesine ve sonrasına bakmadan sırf hadis kelimesinden hareketle ehl-i sünneti hedefe yerleştiriyor..Oysa hiç kimse ayette Allah’ı inkar edenlerin yerildiğini göremeyenden daha kör olamaz..Kuranın yanına sünnet, Allah’ın ismi yanına Resulün ismi yazılıyor diye müslümanları itham etmesinde, şeytan bir mantık bulabilir..Evet birileri tek kaynak Kuran diye savunabilir..Bu anlaşılır bir “vaka”..Peki buradakine ne demeli? İlgili ayetlerde ilk muhataplar müşrik değil ki müslümanları şirkle itham ezberinden girip hadise saldırı alışkanlığında yol alasın..Aksine muhataplar ateistler, Allah’ı tanımayanlar, kafirler..Kendin idrak edemiyor veya bize inanmıyorsan buyur yol arkadaşın Hakkı Yılmaz öğretsin:
Küfürden vazgeçmeleri için birçok kez değişik azaplarla tehdit edilmiş olan kâfirler kanıtlar gösterilerek tefekküre davet edilmiş, hakk dine sımsıkı sarılmaya teşvik edilmiştir. Her iki ayet de, bu kadar tehdide ve teşvike rağmen hâlâ küfürlerini sürdüren kâfirlerin bu hâllerine şaşırılması gerektiğini vurgulayan bir teaccüp [hayret] ifadesi içermektedir: “Artık bundan [Kur’ân’dan] sonra hangi söze inanacaklar?…
Casiye 6- İşte bunlar, Bizim sana hak ile okumakta olduğumuz Allah’ın ayetleridir. Sana onları hakkıyla okuyoruz. Artık onlar, Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra, hangi söze/ hangi olguya inanacaklar?
Bu ayette, 3- 5. ayetlerde vurgusu yapılan ayetlere dikkat çekilerek bunca ayete rağmen bunu inkâr ettiklerine, bunları dikkate almadıklarına göre bu müşrikler “artık hangi söze, hangi olguya inanacaklar?” denilmektedir. Bir bakıma “Kim bu ayetlerden istifade etmezse, artık bundan sonra onun istifade edebileceği hiçbir şey yoktur, bundan sonra onları hiç kimse doğru yola iletemez” mesajı verilmektedir. Bu ayetin bir benzeri Mürselat suresinin son ayeti idi.
Artık Kur’ân’dan sonra hangi söze inanacaklar?(Mürselat/50)
Küfürden vazgeçmeleri için birçok kez değişik azaplarla tehdit edilmiş olan kâfirler kanıtlar gösterilerek tefekküre davet edilmiş, hak dine sımsıkı sarılmaya teşvik edilmiştir. Her iki ayet de, bu kadar tehdide ve teşvike rağmen hâlâ küfürlerini sürdüren kâfirlerin bu hâllerine şaşırılması gerektiğini vurgulayan bir teaccüp [hayret] ifadesi içermektedir: “Artık bundan [Kur’ân’dan] sonra hangi söze inanacaklar?”
Eğer Biz, bu Kur’ân’ı bir dağa/çok iri cüsseli bir yükümlü varlığa indirseydik, Allah’a olan saygıyla, sevgiyle ve bilgiyle ürpertiden onu samimiyetle saygı duyar, baş eğer ve parça parça olmuş görürdün. Ve Biz, bu örnekleri iyiden iyiye düşünürler diye insanlara veriyoruz.(Haşr/21)
Yalçın kayaları sarsan, sıra dağları depreme tutulmuş gibi sallayan Kur’ân’a inanmayan kimse artık hiçbir söze inanmaz. İnsana hakı ve batıl arasındaki farkı anlatan Kur’ân’ın inmesi gerçekten de en büyük olaydır. Kur’ân’ı tanıdığı hâlde iman etmeyen bir kişiye başka hangi şey doğru yolu gösterebilir?
Ve işte böylece Biz, sana Kitab’ı indirdik de kendilerine Kitap verdiklerimiz Kur’ân’a inanıyorlar. Ve ehli kitabın dışındakilerden/ Araplardan da ona inananlar vardır. Ve Bizim ayetlerimizi ancak, kâfirler; Allah’ın ilahlığını ve rabliğini bilerek örtbas eden kimseler bile bile reddeder. (2)
Ehl-i sünnet Allah’ın Rabliğini, ilahlığını mı reddetmiş, Kuranı mı reddetmiş ki ayetlerin muhatabı olsun? Zaten ayetler akli-kevni delillerden Yaratıcının varlığına gitmektedir..Edip’in sorunlu algısına göre ehl-i sünnet müşrik bile olsa Allah’a inanmayanlardan değil ki kafirlere hitap eden ayetleri sırf içinde hadis kelimesi geçiyor diye ehl-i sünnete tatbik edesin..Edip, işine gelmeyen yerlerde ayetin bağlamını hatırlatmayı iyi bilir: Ahzab 21, Edip Yüksel ve Allah Resulü’nün örnekliği konusu ;
bknz;http://ahmednazif.blogspot.com.tr/2015/02/edip-yuksel-ve-allah-resulunun.html
Bunun gibi pek çok yerde (örneğin “Elçi size ne verirse alın” ayetine getirdiği yorumda) bağlam “bağlaması çeken” Edip’in içinde sırf “hadis” kelimesi geçiyor diye net bir şekilde Kafirlere hitap eden ayeti önce müşrike hitap ediyor şekline getirip oradan da ehl-i sünnete sarması ölçüyü kaybettiğinin göstergesidir..
Önceki ayet: 45:5 Gecenin ve gündüzün birbirini izlemesinde, ALLAH’ın gökten bir rızık indirerek onunla ölümünden sonra toprağı diriltmesinde ve rüzgarları yönetmesinde anlayan bir toplum için ayetler var. (3)
Edip kardeş, sende hiç mi insaf yok? ..Müşrik dediğin ehl-i sünnet müslümanının hangi birinde bu ayet veya öncekiler hakkında tereddüt veya inkar var ki ayetin bir sonrasında eleştirinin odağına yerleştirilsin ?
45:4-Sizin yaratılışınızda ve yaydığı tüm canlılarda kuşkusuz bir onayaa sahip bir toplum için ayetler var. (4)
İnandığın Allah aşkına söyle müslümanlardan hangisinin (senin gibi Evrimci değil hakiki müslüman hem de) yaratılışta, Allah’ın yaratmasında sorunu var ki sen bu ayetin 2 sonrasında ehl-i sünnetin kastedildiği zannına kapıldın?
Edip’in okuyuşuna göre Allahu Teala ilk 5 ayette evrenin yaratılışına ait deliller sunuyor ve 6. ayette bu delillerin karşısına hangi sözle çıkabilirsiniz diye sorunca sünni, şii veya mutezili (hadisle ilgisi olan tüm gruplar) bu ayetlerin karşısına hadisle çıkarak Allah’ın tekvin sıfatının akli ve nakli delillerini inkar ediyor..Çünkü sayılan bu gruplar Tanrıtanımaz olduklarından kainatın bir yaratıcısı olduğu fikrine uzaktırlar (?)..Bunu da hadislerden okuyorlar.(?) Edip’in üstte sıraladığı hadis kitaplarında aynen böyle yazıyor. (?) Hem öyle yazıyor ki Tanrı’nın Krallığının yanına -aynı Edip’in Elçisi Reşad gibi- Şeytanın Krallığını yerleştiriyorlar (?) (5) Veya tam tersine “Allah (GOD), Şeytanın Tanrı (GOD) olmasına izin verdiği” türünden fikirleri kabul etmediği için (çünkü Edip’e göre bu fikrin sahibi gönülden inanmış bir Muvahhitti) kafir, ateist oluyorlar..İkisinden biri…Seçmece bunlar, beğen al. İkisi de Edip’in akıl ürünü olmaya liyakat kesbedebilecek nadide fikirlerden.
Özetle; Ayetin öncesi , inkarcıyı yaratanın varlığına inandırmaya matuf ibarelerden oluşuyor..Edip’in yaptığı çıkarım ayetin öncesinde şeriatın kaynağının tek, hüküm koyucunun bir olduğunu v.s. (6) hatırlatan ibarelerle ancak belki kendi içinde tutarlı olabilirdi.
2-Ayrıca “Ayrıca bu Kitab’ı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.” (Nahl-89) ayette yer alan “her şey” tabirinden ne anlayacağız? Bu soru çok önemlidir. Usul belirleyen bir sorudur. Sapık akide ehlinin ve saptırıcı taifenin göz ardı ettiği veya bilerek terk ettiği bir sorudur. “Her şey’den; maksat tüm şey değildir bundan maksat, umum ifade edip husus bildirmektir, tıpkı şu ayette geldiği gibi dikkatli okuyalım, Allah şöyle buyurur: “O (rüzgâr), Rabbinin emriyle her şeyi yıkar, mahveder.” (Ahkaf-25) Ayet, Ad ve Semud kavminin üzerine gönderilen rüzgarın her şeyi darmadağın ettiğini haber verir. “Bu kavimlerin ele başı, diyarları, elde ettikleri yerle bir oldu” denilir. Peki yeryüzün hepsi mi yerle bir oldu sadece Ad ve Semud kavmi mi? Elbette ki “Ad ve Semud helak oldu Yeryüzü olmadı” denilir. O halde ayet umum/genel ifade ile haber verirken hususu/özeli(Ad ve Semud kavmini) amaç edinmiştir. Bu ayetten sonra Nahl-89 ayetine dönelim. Bu ayette yer alan her şey’den maksadın ne olduğunu daha iyi anladık mı? Yani maksadın, tüm ibadetleri, hükümleri, bilinmesi gerekenleri değil bir kısmını bildirdik zamanla da Medine’de ayetler indirerek, elçinin diliyle açıklayarak dini tamamlayacağız denilmektedir. Malum; Hicretin 9. Ve 10. Yılında ibadetler ve hükümlerle alakalı ayetler indi. Ayrıca “Sünnet inkarcıları” şu sorulara cevap versin. Ali İmran suresi Medine’de indi, birçok ibadetler, Medine’de farz kılındı. Bu durumda her şey açıklanmış mı oluyor? Henüz Haccın, orucun farzı ve tafsilatı beyan edilmeden, Kuran nasıl her şeyi açıklamış oluyor? (7)
Ayrıca konuyla ilgili ilk yazıma bakınız:
http://ahmednazif.blogspot.com.tr/2015/02/enam-38-biz-kitabta-hic-bir-seyi-eksik.html
3-Edip, bu ayetin yorumunda kahramanı Rashad Khalifa (8) ile ters düşmüştür. Somut örnek olarak yine namazı verelim..Edip’e göre Kuran’da namaz ile ilgili her şey var..Reşad’a göre Kuran’da namaz ile ilgili çok şey yok:
Reşad: “Aslında şu an insanların çoğu ilk namazın Muhammed ile geldi fikrine kapılıyorlar. Ama Kur’an’a baktığımızda salatın İbrahim Peygamber ile geldiğini görüyoruz. Bu yüzden Kuranda bugün bildiğimiz namazın detaylarını görmüyoruz. Örneğin kaç yaşından itibaren namaz kılınması gerektiği ve bunun gibi detaylar. Bununla birlikte Kuran tam ve çok ayrıntılıdır. Olması gerektiğini düşündüğümüz ayrıntıları Kuran’da bulamayışımızın sebebi Kuranın indirildiği zamanda insanların namazın nasıl kılınacağını zaten biliyor olmasıydı”
Bu ifadelere göre Reşad, Kuran’ın tam detaylı, mufassal ve ayrıntılı olmasının delilini yalnızca Kuran’ın içinde değil; Kuran haricinde gelen geleneğin ayrıntısında ve Hz. İbrahim’in sünnetinde arıyor..Bu açık bir şekilde Kuran’ın yanına eklenen ilave bir kaynak..Yani Kuran’ın eksik bıraktığı kısımlar vardır ve bu kısımlar Hz. İbrahim’den bize kadar gelen inananların pratiklerinde aranmalıdır.. Reşad’ın bu yaklaşımı ” Sadece Kuran’ı izlemekle emrolunduk (7:2,3; 17:46). Kuran, hidayetimiz için gerekli her şeyi içermektedir (16:89). Allah, hiç bir şeyi Kuran’ın dışında bırakmamıştır (6:38). Hikmet, insan ürünü olan hadis kitaplarında değil, Allah’ın kitabındadır (17:39; 36:2).” ilkelerini ihlal veya farklı yorumlamak değil midir? (9)
4-Edip, yukarıdaki yazısında kendisinin eski versiyonuyla da ters düşmüştür..Muhtemelen Edip şu anki haline göre henüz hamken yazmış olduğu İlginç Sorular kitabında -ki bu kitap Edip tarafından reddedilmiyor..O kitabı çöpe atın demiyor..(10) O kitaptaki fikirler halen daha Edip’i temsil ediyor..[Edip, senin bu kitabında ne cevherler var, sonraki yazılarımda bilmeyenleri haberdar edeceğim..Hiç tasalanma kardeş.] Şöyle diyor Hazreti Edip : İlginç Sorular kitabındaki ifade 1984 yıllarına ait bir yazıma aittir. O kitap, 1984-1987 yılları arasında yayımlanan İlginç Sorular-1 ve İlginç Sorular-2 adlı kitaplarımdan seçilen bölümlerden oluştu. Kitabın düzenlemesini ve yayınını maalesef buradan gereken bir titizlikle izleyemediğim için sözünü ettiğiniz ifadeyle ilgili dipnot düşemedim. İnşallah bu kitaplar tekrar yayımlandığında bir dipnot düşeceğim. (11)
Ben de diyorum ki sana altına not düşeceğin başka bazı yerleri de sonraki yazılarımda göstereceğim..Konumuzla ilgili olanlardan bazılarını peşinen yazayım:
s.76: “Kuranın mesajından uzaklaşan, Resulün tebliğine sırt dönen insanlar, taşlardan, ağaçlardan, çaputlardan ve ölülerden medet umacak kadar yoldan çıkabilmektedir.” (12)
Kuranın mesajının yanına Resulün tebliğini niye yazdınız? Eğer Resul’ün tebliği (kastedilen sünnet değilse) Kuranın mesajından farklı değilse neden ayrıca belirtme ihtiyacını hissettiniz? Eğer burada Resul’ün örnekliğini kastetmemişseniz, şu cümlenize ne diyeceksiniz?
s.69: “Bizim için en güzel örnek olan Muhammed aleyhisselam’ın” (hani Edip örneklik sadece Hendek savaşına has ve o da sadece cesaretle ilgiliydi, burada başka örneklikten de bahsediyorsun ? Muhammed isminin yanına aleyhisselam eklemeyeli kaç yıl oldu?) devamında “müzik konusunda olumlu değerlendirmeler yapan birisi de Gazali’dir. İhya-i ulumiddin kitabında musiki ayrılan bölümü okumanız yararlı olur.” Nasıl oldu da bir konu da seninle hem fikir olduk Edip!..Faydalı olduğu için ben o yazıyı bloğuma almıştım zaten..(13) İmam Gazali, o bölümde hem hadis nakletmiş, hem sünnet, hem sahabi uygulaması, hem fıkıh, hem selef hem kıyas hem içtihad kısacası şu anda şirk dediğiniz her şeyden almışsa nasıl oluyorda bunlar okuyucuya yararlı oluyor? dipnotunuzu merakla bekliyoruz.
68: “Kendisini sol omuzdaki kiramen katibin yerine koyan tipler”..Edip bu cümlelerin altına da dipnot olarak tam, eksiksiz, tafsilatlı, Kuran ayetlerinde olmayan bir bilgiye (14) yani “sol omuz meselesine” ‘şirk ve küfür kaynaklıdır, önceden şirk ile imanı ayırt edemiyordum’ diye not düşecek misin?
65: “İnsanların en muttakisi olan Allah’ın resulü ise kadınlara selam verirdi”..Edip kardeş ne oldu da Allah resulü insanların en muttakisi iken bizim gibi biri, postacı konumuna -haşa- iniverdi? İnsanların en muttakisi ise ondan örnek olarak sadece cesaret mi alınır? Allah resulünün kadınlara selam verdiği ayetin numarasını dipnota eklemeyi unutma..
Sonraki yazılarımda kitabın eleştirisini yapacağım için şimdilik bu kadar yeterli.
***
(1) http://kizilotesii.blogspot.com.tr/search/label/01-KURAN%27DAN%20BA%C5%9EKA%20HANG%C4%B0%20HAD%C4%B0SE%20%C4%B0NANIYORSUNUZ
(2) http://www.istekuran.com/index.php?page=casiye
(3) http://quranix.org/45#5
(4) http://quranix.org/45#4
(5) http://ahmednazif.blogspot.com.tr/2014/11/resad-halife-allah-god-seytann-tanr-god.html
(6) Diğer örnekler için bkz: http://www.erdemyolu.com/anakaynak-kurandir/kurana-gore-ilahi-kitaplarin-ozellikleri.html
(7) http://www.ubeydullaharslan.com/index2.php?sayfa_id=41&id=554
(8) http://ahmednazif.blogspot.com.tr/2014/11/paltonun-talebesi.html
(9) http://ahmednazif.blogspot.com.tr/2015/01/edip-yuksele-19-soru-1-namaz.html
(10) http://www.kitapyurdu.com/kitap/kuran-sifrecilerine-cevaplar-edip-yuksel-cope-at/49792.html
(11) http://19.org/tr/deist-sorular/
(12) Edip Yüksel, İlginç Sorular, Ozan Yayıncılık, 11. Baskı, s.76.
(13) http://ahmednazif.blogspot.com.tr/2014/10/hicaz-bolgesinin-alimlerinden-hic-kimse.html
(14) http://quranix.org/82#11
http://ahmednazif.blogspot.com.tr/2015/02/enam-38-biz-kitabta-hic-bir-seyi-eksik_18.html