Bunalım ve İnsan

insan-ve-bunalim-196x3001 Bunalım ve İnsan

Kitabımızın başından beri savunageldiğimiz üzere, tekrar edelim ki, organizmamız ve duyularımız sınırlılığı, esirliği, fâniliği, izafiliği telkin ettiği halde; iç idrâkimizi teşkil eden şuurumuzda, bunların zıddı özlemler buluyoruz. Şuurumuz sınırlı,fani,esir ve izafi bir organizmanın içine hapsedilmiş ebedîlik, sonsuzluk, hürriyet ve mutlaklık gibi durmaktadır. Bizim organizmamızda sanki sonsuzluk sınırlılığa,hürriyet esarete, ebediyet fâniliğe, mutlaklık izafîliğe teslim edilmiş gibidir.

Bizi bunaltan, bu durumu idrâk etmekdir. İdrakimiz bu çelişik durumdan kurtulamamanın çırpmışları içindedir.Daracık bir kazan gibi duran organizmamın bu duyularımın sınırlarını zorlayan, onu yetersiz bulan ve onu aşmaya çalışan, şuurumuzu istilâ eden bir iç haykırışı inkar etmek kaabıl değildir. Sanki, sonsuzluk, ebediyet ve mutlaklık bizim gönlümüze oturmuş, organizmamızın ve duyularımızın sınırlılığını, güçsüzlüğünü ve yetersizliğini işaret edip durmaktadır.

Bir Hadis-i kudsîde “yeryüzüne ve göğe sığmam; fakat inanan kulumun gönlüne sığarım’ diye buyurulur.

Sonsuz olan, sınırlı olanın “kalbinde” taht kurarsa ne olur? Sınırlı olan aczinden çırpınır durur. Böylece idrâkimiz duyuların sınırlarını zorlayıp ebediyete, hürriyete, sonsuzluğa ve Allah’a doğru bir çıkış ve yükseliş yolu aramaktadır.

Görülüyor ki, bunalım, şuurun duyuları aşma cehdini, ruhun organizmanın güçsüzlüğünü görmesini ifade eder. Bunalım bizi ebediyetlere doğru Allah’a doğru fırlatan bir iç iticidir, insan yüksek idrâk seviyesini iptal etmedikçe bundan kurtulamaz. Bunalım içinde boğulduklarını söyleyen nesillerin uyuşturucu maddelere düşkünlüğü ne kadar mânidârdır. Kendi gerçeğini görmemek için gözlerini yummak gibi, içindeki çığ’lığı duymamak için şuurunu uyuşturmak veya içgözunü kapamak insana gerçekten hüzün veriyor .

S.Ahmed Arvasi

İnceleyin:  Eşit Otomatlar

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir