Bahçeler
Paylaş:

Hasan Akay

 

Bahar Bahçesi!..

Benim Mosteralar Leylâ’dan daha güzel. Gelip gidenleri karşılıyor yaprak tasarımları! En doğal fırsat onları sevmek! Bir benzeri yok zaten, hepsi başka renk! Hepsi can fincanları!

Bayılıyorum oynamaya toz toprak atasında. Ve bitkiler düşlemek: Kurslara hiç gitmemiş!.. Diplomaya gerek yok bitkiyi sevmek için!.. En derin bilgileri onlardan alıyorum!

Yaşlanmayı engelliyor bitkilerin sevgisi. Sade yaşamak, ke­man çalmak, at binmek ya da kitap harcamak! Paranın cam yok ki! Hem enerjisi bol öylesi cömertliğin!..

Varsın şapkalar şüpheyle dolsun! Yağmur ormanına dön­sün düş kabinleri! Yalnızlığın gülleri savrulsun havalara! Dünya­nın gidişatından tedirgin değilim ben!

Sonbahar Bahçesi!

Çiçeklerin yüzünden düşen bin parça! Masalar arasında koşturan Kızıl Yaprak, özlüyor uzaklara kaçmış düşünceleri! Ge­cenin şemsiyesi altında Sipsi, sessizliği dinliyor!..

Babür yumuşak adımlarla adımlıyor düşleri! Çocukluğun o temiz ve tenha bahçesinde! Terk ettiği odanın alnından tespih tanesi gibi kan damlıyor! Ve bunu anlıyor o!..

Gözleri çakmak çakmak ona bakıyor pencereler!.. Saatler­dir ağlıyor o yetim, yüzünde ağır çekim hüzünler ile. Raks eder­ken ışığa doğru kılıç çiçeği!..

Boynubükük. seyrediyor tüy gibi hafif nazarıyla gecenin saf yüzünü! Uğruna öleceği bir gamze için… Darbe yemiş gibi karın boşluğuna, Bıyıklı, iki büklüm..,

Bahçe’de Geçen Günler!

Nefesi kesilinceye kadar öttü çil horoz. Çamlar toplandılar arka bahçede… Kara koçlar ortalığı gerdiler. Çok cömert davran­dı bugün semaver. Gönüller doldu boşaldı…

Fındıklar itibardan düştü bu defa! Bahçenin köşesinde göl­gelikler nemlendi. Sipsi misafir bekledi yine hiç bıkmadan bal­kondan!.. Nurtopu telefondan cızırtılar yükseldi!..

Argan yaylasına Nebi gelmedi bu gün! Kırkkızlar yayla­sında yaşamalar düşlendi! Rüzgâr’m saçlarında demlendi ilham! Taramalı bir kâf kesti düşün şelâlesini!..

Bahçe’den Evden Yerden!

Güneş sebebin olur, bilemezsin ki! Sabah sabah kapma dayanır birden Orkide! Beyaz Kuyruk çite çıkmış, sormaktadır: Hey! Nerede bizim kemik?

İnceleyin:  Türkistandan Gelen Kelam Anadolu'yu Mayaladı

Beşbacak boy verir, balkonun boşluğundan! Bıyıklı batık gemi; doygunluktan yan yatmış! Süslü, çocukluğuna çevirmiş de­rin bakışlarını; sanırsın ‘son terapist’!..

Porsuk sıyırmış zaten, Pamuk ile gezeli! Kasımpatlar ser­pilmiş, toprakta kül kırmızı!.. Eşsiz bir mutlulukla Bahçe’ye firar etmiş: Paralel evreninde keyfeden yağmur kuşu!..

 

Barış Bahçesi!

Sabahtan beri yerinden kıpırdamayan dalların gölgeleri bile dans ediyor. Sen ne duruyorsun? Çık dışarı haşarı çiçekleri sev ve manolya altında mayışmış kedilerin nağmelerini dinle!

Kendinle barış, çimenler üstünde koşturan kelebeklerle eğlen. Neşelen, çünkü sen ilgilendikçe bahçeler gülşen! Balkona çıkan kayısıların sana göz kırparak konuşan yapraklarını gör!

Kiraz çiçeklerini incitme sakın, dallarındaki arıların hatırı­nı kırma! Bırak Uçsunlar özgürce senin bahçende.

 

Kış Bahçesi!

‘Bir beyaz titreyiş, bir dumanlı uçuş’!.. Sessizliğin tuttuğu alkış -gibi k a r-. Dallar sevinçten ağlar kış bahçesinde! Ne ha­ber getirdi kim bilir göklerden rüzgâr! Mübârek Külliye nûrlar içinde!

 

YazBahçesi!

Yazık oldu yaz bahçesine! Her şey az az kayboldu!.. Göz göz açılanlar görünmez oldu! Gözyaşlarını çekilip gitti ücra deni­len yere!.. İçimin gelgitleri yok oldu azar azar.. “Dil’in kilidi bile / açıldı! (Y)azık değil mi?..

 

Hasan Akay – Ne Söylüyor Bu Yaprak Bu Gökyüzü,syf:89-95