Yılbaşına Dair

indir Yılbaşına Dair
Yarın yılın son günü. Yarın gece yarısı miladî takvime göre yeni yıl başlayacak. Her yılbaşında olduğu gibi bu yılbaşında da kutlamanın dinî niteliği gündeme gelecek. “Kutlama yapma yoksa gâvur olursun” diyen de var, “ne alakası var, bu bir dinî bayram değil ki” diyen de. Bana da bu konuda çeşitli sorular geldi. Hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da aşırı (ifrat – tefrit) yaklaşımlar söz konusu. Bu konuda ifrat ve tefritten uzak, mutedil bir görüş ortaya koymaya çalışacağım.
 
Yılbaşı kutlamasının dinde haram ve günah olduğunu ifade edenlerin bu konuda ortaya koyduğu üç delil bulunmaktadır:
 
1. Rabbimiz Kur’an’da, Yahudi ve Hristiyanları veli edinmeyi yasaklayarak şöyle buyurmuştur:
 
“Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları veli edinmeyin, onlar birbirinin velisidirler. İçinizden kim onları veli edinirse o da onlardandır.” (Mâide, 51)
 
2. Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim bir topluluğa benzemeye çalışırsa o da onlardandır” (Ebu Davud, Libas, 5)
3. Yine peygamberimiz bir başka hadisinde “kişi sevdiği ile beraberdir” buyurmuştur. (Buharî, edeb, 96; Müslim, el-Birr ve’s-sıla, 165)
 
Peygamberimiz, diğer dinlerden olanlara benzemeyi önlemek ve Müslümanları her bakımdan onlardan ayrı bir ümmet kılmak için pek çok tedbir almıştır. Kendisi saç tarama şekli bakımından bile müşriklere ve Yahudilere muhalefet etmiş, namaza çağırmak için çan çalma veya boru kullanma fikrini Yahudi ve Hristiyanlara benzemek olarak gördüğü için doğru bulmamış, başka pek çok konuda da alternatif uygulamalar yapmıştır.
 
Bu delileri dikkate alıp yılbaşı kutlamayı bir Hristiyan âdeti olarak görenlere göre bu kutlamayı yapanlar Kur’an’da yasaklanan “veli edinme” ve hadiste yasaklanan “başkasına benzemeye çalışma” yasağının kapsamına girmiş olurlar. Bu görüşte olanların bir kısmı işi tekfir boyutuna kadar götürürken bir kısmı bunun haram ve günah olduğunu söylemekle yetinir.
 
Yılbaşı kutlamasının söz konusu yasağın kapsamına girip girmediğini belirlemek için öncelikle bu yasağın kapsamını netleştirmemiz gerekir.
 
Eğer kişi inanç, amel veya ahlak bakımından İslam’a zıt yönleri bulunan kimselerin bu yönlerine benzemeye çalışıyorsa dinin yasakladığı “başkasına benzeme” günahını işliyor demektir. Benzemeye çalıştığı durum İslam’a aykırı değilse bu benzeme dince yasaklanmış değildir.
 
Mesela bir Müslüman, gayri Müslimlerin, kendi dinlerinin gereği olarak giydiği kıyafetleri giyemez, yiyip içtiği şeyleri yiyip içemez, kutladığı günler ve bayramlarını kutlayamaz.Hristiyanlar haç işaretini kendi dinlerinin sembolü olarak taşırlar. Bir Müslümanın boynuna haç takması olacak şey değildir. Bir Müslümanın noel, haç yortusu, Meryem ana günü gibi Hristiyanlara ait bayramları kutlaması caiz olmaz.
 
Buna karşılık gayr-i Müslimlerin yemek yerken kaşık-çatal kullanması, evlerinde koltuk-büfe bulundurması, araba kullanması, ceket-pantolon giymesi,teknolojik aletleri kullanması konusunda onlarla benzer davranışlar göstermek dince yasaklanmış değildir. Çünkü gayri müslimler bunları kendi dinlerinin bir simgesi olarak yapmamakta, bu fiiller onların kimlik ve şahsiyetini ortaya koymamaktadır.
 
Bu ölçü doğrultusunda yılbaşı kutlamasına geldiğimizde şunu söylememiz mümkündür:
 
Yılbaşı ve noel farklıdır. Noel (kristmıs) Hristiyanlarca kutsal kabul edilen bir bayram olup Hz. İsa’nın doğumunu ifade etmektedir. Yılbaşı ise bir Hristiyan bayramı değildir. Noel 25 Aralık’ta, yılbaşı ise 1 Ocak’ta kutlanmakta arada bir haftalık zaman farkı bulunmakta, ikisinin kutlanma biçimleri farklı olmaktadır. Bununla birlikte dünya kamuoyunda noel ve yılbaşının bir arada anıldığı, kutlandığı, Hristiyan ülkelerin birçoğunda noelden başlayarak yılbaşına kadar tatil ve kutlamaların yapıldığı bilinen bir durumdur. Şu halde kutlanma sebepleri, zamanları ve biçimleri farklı olsa da dünya kamuoyunda noel ile yılbaşı adeta özdeş iki uygulama gibi görülmektedir.
 
Yılbaşı doğrudan doğruya bir dinî bayram değildir ve sırf yeni bir yıla girilmesi sebebiyle kutlama yapan kimsenin “Hristiyanlara benzemeye çalışan” bir kimse olarak değerlendirilmesi doğru değildir Şu halde bu kimselere “kâfir olmuş”, “dinden çıkmış” muamelesi yapmak haddi aşmaktır.
 
Bununla birlikte şunu da bilmek gerekir ki dünya kamuoyundaki algıda noel ile yılbaşı arasındaki çizgi o kadar kalın değildir. Birçok kimse, yılbaşı ve noel arasındaki farkı bilmez. Bu durumda, bir kimsenin dinen şüpheli bir duruma düşmekten kurtulması en doğru yoldur. Zira Allah Resûlü (s.a.v.) “sana şüphe veren şeyi bırak, şüphelendirmeyeni esas al” buyurmuştur. (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyame ve’r-reqâiq, 60)
Ele alınması gereken bir başka husus da “kutlama” adı verilen faaliyetlerin kendisiyle ilgilidir.
 
Herhangi birine, “yılbaşı kutlaması deyince aklınıza ne geliyor?” diye sorsanız, size bir çırpıda sayacağı şeyler: Çam süslemesi, havai fişek gösterisi, noel baba kıyafeti, hindi, piyango, bira-içki, kadınlı erkekli eğlenceler olacaktır. İşte bu kutlama faaliyeti söz konusu olduğunda Hristiyan kültürüne ait unsurlar ve İslam dininin haram kıldığı diğer şeyler iç içe geçmiş vaziyettedir. Bunlar içinden “noel baba” kıyafetinin ve “çam süslemesi”nin farklı kültürün sembolü olduğu, piyango almak, içki içmek ve kadınlı erkekli dans partilerinin ise İslam’ın yasakladığı fiillerden olduğu su götürmez bir gerçektir.
 
Meseleye dinî hüküm açısından bakmak gerektiği kadar kültürel etkileşim açısından da bakmak gerekir. Yeni nesillerin bu tarz kutlamaları normal bir durum olarak görmeye başlaması, ister istemez kültür emperyalizmini de birlikte getirmekte, Müslümana has bir kimlik ve duruş sergileme imkânı ortadan kalkmaktadır.
Son olarak şunu sormak gerekir: Yeni bir yıla girmiş olmak insanların sevinmesi, coşkuyla kutlaması gereken bir şey mi? Bu kutlama dedikleri şeyin tarzı, yöntemi bizim dinimize uygun mu?
Müslüman coğrafyaların katliama maruz kaldığı, iç savaş ve yoksulluk ile boğuştuğu bir hengâmede… Dünyanın dört bir yanında mazlum ve mağdur, yiyecek ekmek bulamayan milyonlarca dindaşımız, kardeşimiz varken… Sırf yeni bir yıla giriyoruz diye havai fişek patlatarak, göbek atarak, hoplayıp zıplayarak kutlama yapmak neyin nesi?
 
Allah Resûlü (s.a.v.) “sizden biri kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe –gerçek anlamda- iman etmiş olmaz” buyurmadı mı? (Buharî, iman, 6; Müslim, iman, 17)
 
Yılın sonunda ve başında ille de bir şey yapılacaksa bu bir kutlama değil muhasebe olmalıdır. Geçip giden yıllar, aylar ve günlerin içine “hesabı verilecek bir ömür” doldurabilmişsek ne âlâ… Yok öyle değil de ömür treninin vagonları mesabesinde olan yıllar beyhûde gelip geçtiyse ne yazık!
 
Biz ki iman, sâlih amel, hakkı ve sabrı tavsiye etmekle geçmeyen her ânın hüsran olduğuna iman etmişiz!
 
“Yılın sonu” için yaptığı hazırlığı “yolun sonu” için yapmayanlar aldanmıştır. Üç günlük geçici mutluluk hayalini, milyonda bir ihtimale dayalı piyango biletine bağlarken, sonsuz mutluluğu, yüzde yüz kesin olan Allah’a teslimiyete bağlamayanlar aldanmıştır. Yeni yılı ayık bir akıl, sorgulayıcı bir nefis, tüm müminler için kuşatıcı bir duayla değil de kıyak bir kafa (!), boş vermiş bir ruh hali ve bencilce isteklerle karşılayanlar aldanmıştır.
 
Böyle bir aldanış içinde olan müslüman kardeşimize karşı tekfirci, ötekileştirici bir dil kullanarak onu daha da uzaklaştırmak, işi inat haline getirmek yerine yaptığının yanlışlığını kendisine samimi bir dille belirtip kazanmaya çalışan bir dil kullanmak, onların ıslahı ve şuurlanması için dua etmek gerekir.
 
İçinde bulunduğumuz takvim sisteminde yeni bir yıla başlıyoruz. Bu demde yapılması gereken iş bizim kültürümüze yabancı tarzda “yılbaşı kutlaması” yapmak değil, yeni olan her gün, ay, yıl gibi bu yılın da hakkımızda hayırlı geçmesi için dua etmektir.
Madem öyledir, peygamberimizin her yeni güne başlarken yaptığı duayı biz de yeni bir yıla uyarlayarak şöyle dua edelim:
“Allah’ım ben bu yılın ve sonrasının hayrını senden dilerim, bu yılın ve sonrasının şerrinden de sana sığınırım!”
 
Rabbimiz, yaşadığımız tüm zamanlarda ülkemize, milletimize ve ümmetimize birlik ve dirlik versin. Bizleri yolundan ayırmasın, şeytana uydurmasın.
 
(Soner Duman /12.Rebîülâhir.1439/Cumartesi)
İnceleyin:  İcma:Nuh'un(a.s) Gemisine Binmek

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir