Dünkü yazımızda, “Yaşlılarla oturmanın faydaları”nı 13 madde halinde sıralamıştım…
Bugün de “Yaşlılarla oturmanın mahzurları”ndan söz edeceğim.
1. Yaşlılar, yaşlılığın ya da tecrübenin yahut farklı ortamlarda, farklı zamanlarda yetişmenin sonucu olarak fazla müdahalecidirler. Zaman zaman da bunu abartırlar ve en sağlam sinirlerin bile bozulmasına sebep olurlar…
2. İstedikleri olmadığında çabucak kızar, küser, gençlerin o ana kadar yaptıklarını bir kalemde siliverirler (ama gönüllerini almak o kadar zor değildir)…
3. Hiç bilmedikleri konularda bile bilir görünmek hoşlarına gider. Bu yüzden saçmalayabilirler. İncir çekirdeğini dahi doldurmayacak konuları abartıp kavga vesilesi yaparlar. Hâlâ işe yaradıklarını ispat etme çabasıyla genel olarak çok konuşurlar ve bilsinler bilmesinler her şeye karışırlar…
4. Gelin hanımı kendilerine benzetmeye çalışırlar, ayrı ve farklı bir kimliği, ayrı ve farklı bir kişiliği olduğunu anlamak istemezler, dikkate almazlar. “Ben söylerim sen yaparsın”havasındadırlar…
5. Oğullarını daima kendi eksenlerinde görmek isterler. Geline fazla iltifat etmesinden hoşlanmazlar (Hatta bazı yörelerde gelin damadı, damat gelini ismiyle çağıramaz, konuşamaz bile). Sık sık nazlanırlar. Çocuk gibi sevilip okşanmak isterler…
6. Bazen aşırı baskıcıdırlar: Aile hayatının arzuladıkları istikamette şekillenmesi için bin dereden su getirebilir, acımasızca eleştirebilirler…
7. İleri yaşlarda her şeyden çok yakınır, bitmez tükenmez ağrı ve sızılarını uzun uzun anlatır, bazen de gelinlerini herkese çekiştirirler (özellikle kaynanalar bunu yapar)…
8. Yanlış da olsa bildiklerinden şaşmazlar. O kadar ki, yanlış olduğunu ispatlasanız dahi bir işe yaramaz. Zaman farkını, kuşak farkını algılamaya yanaşmazlar…
9. Çok fazla kendilerinden bahsederler. Çok fazla geçmişte yaşarlar. “Bizim zamanımızda” diye başladıkları her konuşma, geçmişin methiyesidir, kendi gelinliklerini, terbiyelerini, eski saygıyı anlata anlata bitiremezler…
10. Genç karı-kocanın birlikte gezmeye gitmek istemelerini bir şekilde engellemeye kalkışırlar. Özellikle kaynanalar ille de peşlerine takılmak ister. İstediği olmazsa, günlerce somurtabilir, söylenebilirler…
11. Evin tek hâkimi gibi davranırlar. Yemeğe, temizliğe, kısacası her şeye kendileri karar vermek isterler. Gelini karıştırmaya yanaşmazlar. Hükmetme ve emretme sevdalısıdırlar. Bu da zaman zaman tahammül sınırlarını zorlayabilir, hatta kavga patlatabilir…
12. Kulakları ağır işiten yaşlılar televizyonun sesini fazla açarlar. Zaman zaman komşularla bu yüzden problem çıkabilir…
13. Yaşlı insanlar meraklı olur. Bu yüzden çevrelerinde olup biten her şeyi bilmek isterler. Ama öğrenince ağızlarında pek bakla ıslanmaz. Aile sırrını bile faş edebilirler. Bunu kötülük olsun diye değil, bir şeyler bildiklerini, yani hâlâ işe yaradıklarını ispatlama uğruna yaparlar. Ama bazen sabır taşı çatlar…
•
Kısacası dostlarım, yaşlılarla birlikte yaşamak zordur, ama güzeldir. Her şeye rağmen yaşlılar tatlı ve bereketli insanlardır…
Eskilerimiz yaşlıları “Evin bereketi” olarak görürlerdi…
Unutmayalım ki, onlarla ilgilendiğimiz kadar, yaşlılığımızda bizimle ilgilenilecektir…
Yavuz Bahadıroğlu – Yeni Akit – 19.08.2014
0 Yorumlar