Yaşlılarla aynı evi paylaşmanın bazı olumlu taraflarına bir göz atmakta fayda var sanırım…
1. Genç evliler açısından önemli bir problem olan ev arama zahmeti ortadan kalkar (çünkü zaten kurulu bir aile vardır)…
2. Yeni evliler bir sürü eşya alma derdinden kurtulurlar (eşyaya verilecek para daha faydalı şeyler edinmede değerlendirilir)…
3. Kurulu bir düzen olduğu için, gençler, yeni düzen kurmaya vakit ayırmazlar (dolayısıyla daha ilk günlerde yıpranmaz, yorulmazlar. Tabii bunlardan kaynaklanan tartışmalara da girmezler)…
4. Gelin hanım kocasının sevdiği yemekleri bizzat kaynanasından öğrenme imkânı bulur. Annesinin oğluna nasıl davrandığını gözler ve zaman içinde bunları uygulayarak kocasını kendisine çeker…
5. Yemek ve temizlik gibi önemli iki büyük dert ortadan kalkar. Karı-koca birbirlerine daha çok zaman ayırabilirler. Rahat rahat gezmelere çıkabilirler. Bu da yeni aileyi sağlamlaştırır…
6. Biliyorsunuz geçim sıkıntısı, boşanmayla sonuçlanan pek çok kavganın sebebidir. Eve anne-baba kanalıyla da iyi-kötü para girdiğinden, yeni evliler geçim sıkıntısı çekmezler, dara düşmezler…
7. İşten atılma ve beş parasız kalma korkusu hayatlarını cehenneme çevirmeyeceğinden, daha mutlu olma ihtimalleri artar…
8. Aileye başka kanallarla para girdiği için, gelin hanım çalışmak zorunda kalmaz. Damat bey, aynı gerekçeden dolayı ikinci bir işte çalışmayacağından vaktinden önce çökmez. Tüm vakitlerini bir birlerine ve çocuklarına hasrederler…
9. Damat bey zaman zaman iş icabı geceleri de çalışacak yahut seyahatlere çıkacaktır. Bu durumda, evde anne-baba yoksa, gelin hanım yapayalnız kalır. Özellikle evliliğinin ilk yıllarında, alışmadığı bir muhitte, hatta kentte yaşadığı için, yalnız kalmaktan korkabilir. Korkusu sinirlerini bozacağından, başka biçimde eşine yansıtabilir. Böylece yeni ailenin ilk kavgaları başlayabilir (gece çalışmalarının ürettiği korkular, kuşkular ve kıskançlıklar sebebiyle dağılan aileleri her gün gazetelerde okuyoruz)…
10. Çocuklarıyla aynı evde oturan yaşlı anne babalar, daha mutlu olurlar. Onların mutluluğu genç evlileri etkileyeceğinden, tüm ailede mutluluk havası eser. Bu da çocukların ruhsal gelişimi açısından son derece önemlidir…
11. Yeni gelinin hamilelik döneminde, deneyimli bir insanın (gel-i-nin ya-hut damadın an-nesi-nin) ai-ledeki varlığı, genç bir ge-lin için büyük güvencedir. Eğer ai-lede tecrübeli bi-ri yok-sa geçici süreler için yine an-ne-lerd-en yardım is-ten-e-cek, böylece iki ta-raf da mec-bur-en alışmadıkları ortamı paylaşacak ve büyük ih-ti-malle hu-zur-suz olacaklardır. Bu da za-ten stres içinde olan ha-mile ge-li-ni da-ha büyük bir strese sürükler…
12. Çocuklar, büyüme çağında, yalnız anne-babaya değil, dede ve nineye de muhtaçtır. Pek çok hayat dersini onlardan alırlar. Dede ile nine kavramı belli yaşlardaki çocuklar için bir sığınaktır. Annenin yersiz öfkelerinden ve zaman zaman şiddete varan çıkışlarından kaçan çocuk dedesine yahut ninesine sığınır. Her biri hayattan alınma masalları, kıssaları, hikâyeleri ve hatıraları onlardan dinler. Hatta çocuklar, çıkarsız sevmeyi, yaşlı yakınlarını severek öğrenirler…
13. Anne-babaya sevgi, saygı; anne-babayı koruma, kollama, gözetme ve mutlu etme, zaten Allah’ın emri, Peygamber’in kavlidir. Bu itibarla ibadettir. İbadet ise sevaptır. Sevap ise cennettir.
Demek oluyor ki, yaşlı anne ve babalarımızın ve diğer yaşlılarımızın yüreği cennetin kapısıdır. Onların yüreğine girmek demek, cennette gitmek demektir. Az biraz sıkıntısı olsa da katlanmaya değmez mi?
Yaşlılarla oturmanın bazı sıkıntılı yönlerine de yarın bakalım inşallah.
Yavuz Bahadıroğlu – Yeni Akit – 18.08.2014
0 Yorumlar