Sahabe Devrinde Hadis yasaklanması ve serbest olması,bu çelişkili rivayetlerin arası nasıl bulunacaktır?

images-1 Sahabe Devrinde Hadis yasaklanması ve serbest olması,bu çelişkili rivayetlerin arası nasıl bulunacaktır?

Bizce bunun en makul yolu..Sahabe, önceleri konjonktürel ve lokal sebeplerle ilmi/hadisleri yazıyla kaydetmenin ve yazıya geçirilen bu malzeme­nin sürekli saklanmasının -çünkü Sahabe’nin bir kıs­mının, ezberlemek için yazdığını ve ezberledikten sonra yazılanı sildiğini biliyoruz, karşısında iken, daha sonraları bu sebeplerin ortadan kalkması yanında ya­zıya geçmenin zarureti de kendini hissettirince bu yola dönmüştür. Zira yazım taraftarı olmadıkları için bir zaman sonra rivayetleri unuttuklarını ve bunun kendi­leri için bir kayıp olduğunu söyleyenler az değildir.

Ayrıca rivayetlerden yola çıkarak şunu da söyle­mek zorundayız: Hadislerin yazıya geçirilmesini hoş karşılamayanlar bu tavırlarıyla, yazım işinin insan­ları rivayetlerin içerdiği anlamları araştırmada ve bu amaçla hadisleri müzakerede tembelliğe iteceği endişesi yanında yazılan nüshaların ehil olmayan ellere geç­mesini ve hadislerin anlamına/ruhuna nüfuz edemeyen bası yetersiz kimselerin, hadislerden yola çıkarak ya­lan yanlış hükümlere varmasını engellemek amacını gütmüşlerdir. Zira rivayetler hafızada tutulur ve başka­larına da şifahi olarak aktarılırsa, aktaran kişi, aktar­dığı kişiyi bilecek, onun durumunu göz önünde bulun­durarak gerekirse hadisin içerdiği anlamları izah ede­cek ve böylece istenmeyen durumların/yorumların or­taya çıkmasını engelleme şansını -mutlak anlamda olmasa da- sürekli elinde bulunduracaktır.

Ancak yazı böyle değildir. Hadislerin yazılma­sına bir kez izin verildi mi, artık her önüne gelen hadis yazacak, bu hadislerden olmadık hükümler çıkaracak ve nüshalar yayıldıkça hadisi ilk rivayet edene müra­caat şansı azalacağı için, böylece ortaya cıkacak olumsuzlukları düzeltme şansı da azalacaktır.

Bu söylediğimiz, özellikle Hadis literatüründe “vicade” adıyla anılan [başkasına ait buluntu hadis mecmuası] nüshalardan yapılan aktarmaların hadis imamları nezdindeki kıymetsizliği de nazara alınarak değerlendirilmelidir. Buna bir de yazılı nüshalara Bidrac” [ravi tarafından açıklama vs için hadis metnine yapılan eklenti], yazılı metinde “tashîf” kelimeleri yanlış kaydetme] gibi ihtimaller de eklenirse, erken dönemlerde hadislerin yazıya geçirilmesinin karşısında olanların bu tavırlarının arkasında ya­tan mantık daha kolay anlaşılacaktır.

İnceleyin:  İslâmî Yapılanmada Model Ve Metodoloji Olarak Sünnet

Bu gibi durumların önüne geçmek içindir ki başta Sahabe’den bazı kimseler olmak üzere Selef alim­lerinin, her hadisin herkese nakledilmemesi hususunda insanları uyardıklarını görüyoruz.. Birkaç örnek verecek olursak:

i-îbn Abbâs (r.a)’dan rivayet edildiğine göre, Sahabe, “Ya Resulallah! Sizden duyduklarımızın hepsini başkalarına haber verelim mi?” diye sormuş, Hz. «Peygamber (s.a.v) de şöyle mukabele etmiştir: “Evet.

Ancak bir topluluğa, akıllarının almayacağı şeyleri anlatmanız hariç. Çünkü bu durum bazılarının fitneye düşmesine yol açar.’ (Müslim, “Mukaddime”, 3.

ii- Hz. Ali (r.a)’den rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: “İnsanlara anladıkları şeyleri söyleyin; anlamadıklarını da bırakın. Allah ve Resulü’nün yalanlannmasını ister misiniz? el-Buhârî, ‘İlim”, 49.)

iii- îbn Mes’ûd (r.a)’dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: “Eğer bir kavme akıllarının ermeyeceği bir hadis rivayet edersen, o hadis onların bazısı için ancak bir fitne (sebebi) olur.” Müslim, “Mukaddime”, 3; îbn Abdilberr, 213;)

Iv- îbn Abbâs (r.a)dan rivayet edildiğine göre Şöyle demiştir: İnsanlara, anlayabilecekleri şeyleri rivayet edin. Allah’ın ve Resulü nün yalanlanmasını mı istiyorsunuz!(ibn abdilberr,214)

v-Ebû Kılâbe şöyle demiştir: Hadisi ancak onu anlayana rivayet et. Zira hadis, onu anlamayan kimseye fayda değil zarar verir.(ibn ebi şeybe,VI,126)

Ezcümle Sahabe den Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali, He. Aişe, Abdullah b. Abbâs, Abdullah b. Anır b. ef- Âs, Abdullah b. Ebi Evfâ, Abdullah b. Mes’ûd, Abdullah bin Ömer, Abdullah b. ez-Zübeyr, Amr b. Hazm, el-Berâ b. Âzib, Câbir b. Abdillah, Cerîr b. Abdillah el-Beceîî, ed- Dahhâk b. Kay s, ed-Dahhâk b. Süfyân, Ebû Bekir es- Sakafı, Ebû Eyyûb el-Ensâri, Ebû Hureyre, Ebû Mûsâ el- Eş’arî, Ebû Kâfi’, Ebû Sa’ıd el-Hudri, Ebû Umâme el- Bâhilî, Enes b. Mâlik, Haşan b. Ali, Itbân b. Mâlik, Mu âviye b. Ebî Süfyân, Mu’âz b. Cebel, el-Muğîre b. Şu’be, Muharamed b. Mesleme, en-Nu’mân b. Beşîr, Kâfi’ b. Hadîc, Sa’d b. Ubâde, es-Sâib b. Yezîd, Sehl h. Sa’d, Selmân el-Fârisî, Semure b. Cündeb, Sübey a el- Eslemiyye, Şeddâd b. E vs, Şem’ûn el-Ezdî, Ubeyy b. Kal), Üseyd b. Hudayr, Vâsile b. el-Eska’, Zeyd b. Erkam (Allah hepsinden razı olsun) gibi kimselerin hadis yaz­dıkları tespit edilmiştir.(el Azami,Dirasat fil Hadisin Nebevi,1,92-142) Bunlardan pek çoğunun ken­dilerine ait hadis kolleksiyonları bulunduğu, rivayet­lerde açıkça belirtilmiştir. Diğerleri de şu veya bu şu şekilde Hz. Peygamber (s.a.v)’in hadislerini yazmışlar­dır. Sahabe’nin çoğunluğu, ÖZTÜRK’un iddiasının ak­sine hadislerin yazılması taraftarıdırlar ve bu doğrultuda görüş belirtmiş, amel etmişlerdir.

İnceleyin:  Selefi Kimdir?

Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta da şudur: Yukarıda hadislerin yazılmasını hoş karşılama­yan sahabîlerin görüşlerini zikrettiğimiz yerde geçen ifadelere dikkat edilecek olursa onların sadece hadis­lerin değil, “ilmin” yazılmasına olumlu bakmadıkları zikredilmektedir. Bu da onların, özellikle hadislerin yazılmasına karşı çıktıklarını değil, tümüyle “ilmin” yatıya geçirilmesini onaylamadıklarını gösterir. Buradaki ”ilim” kelimesinin, hadisleri de içermekle birlikte daha geniş bir muhtevaya sahip olduğunda kuşku yoktur.

Şu halde burada şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Sahabe’nin karşı olduğu husus, sadece ve bilhassa hadislerin yazıya geçirilmesi değil, yazılan şey —Kur’an ve mektuplar vb. dışında- ne olursa olsun bütü­nüyle ve bizzat “yazma” işidir.

Ebubekir Sifil, Modern Düşüncenin Tenkidi 1.cild

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir