İslamoğlu’nun gelecekle ilgili hadisler konusundaki çelişkisi
Paylaş:

images-2-1 İslamoğlu'nun gelecekle ilgili hadisler konusundaki çelişkisi

Soru: Hocam; Hz. Peygamber’in gelecekle ilgili hadisleri olabilir mi?

İslamoğlu: Kur’an açıkça Resulullah da dahil kimsenin geleceği bilemeyeceğini söyler. Efendimiz de bunu tekrarlar (Osman b. Mazun’un hanımına “vallahi yarın bana ne yapılacağını bile bilmiyorum” sözünü hatırlayalım) Kıyamete, onun alametlerine dair hadisler Rasulullah’ın bir tür tahminleri ve bu konudaki nasları ve olayları “Okumaları”dır. Ve efendimizin okumaları bizim için çok değerlidir. Kehanet ve gelecekten haber olarak değerlendirilmemelidirler. (1)

Değerlendirme:  

1- Bu cevaba göre Hz. Peygamber’in gelecekle ilgili hadisleri olabilir mi? sorusunun cevabı İslamoğlu’na göre ‘hayır, olmaz’dır.. Ancak soru sahibi İmamlar ve Sultanlar kitabında bu sorunun cevabını “evet, olabilir” olarak bulabilirdi.

İslamoğlu, İmamlar ve Sultanlar: Emir Muaviye’nin askerleri Hz. Ammar’ı şehit ettiler. Bu şehadet haklı ve haksızı ayırdetmede şüpheye düşen bir çok sahabi tarafından kesin bir burhan olarak değerlendirildi. Çünkü Resulullah (s) Kütüb-i Sitte ve diğer sahih kaynakların tümünün naklettiği meşhur bir hadi­sinde bizzat Ammar’ın kendisine şöyle buyurmuştu: “Seni bağı (isyankar) bir güruh katledecek.” Hz. Ammar’ın şehadetiyle kimin haklı kimin haksız ol­duğu konusunda şüpheye düşen ashabtan bazıları da artık te­reddütlerini bırakmışlardı. Abdullah b. As (r) bu hadisi Muaviye’ye okuyunca hadisi tekzip ve inkar etmedi, te’vil etmek istedi:

“Ammar’ın ölümüne sebep olanlar asıl karsı taraftır. Eğer onlar savaşa girmeselerdi Ammar ölmezdi.” Bu sözleri nakleden Cessas’tan başka Hafız îbn Kesir de su hükmü verir: “Bu olayda Rasulullah’ın verdiği haberin sırrı çözül­dü. Yani ‘Ammar’ı isyankar ve baği bir güruh katleder’ habe­rinin sırrı. İşte buradan da Hz. Ali’nin haklı olduğu çıkar.” (Hilafet ve Saltanat s.60)

Hz. Hasan’ın Emir Muaviye ile şaibeli barış an­laşması imzalamasından sonra meydan yalnızca Beni Ümeyye’ye kaldı. Hz. Hasan’ın görevden çekilişi Rasulullah’tan sonra hi­lafetin 30. yılının bitişine (hicri 41. yılın rebiulevvel ayı) denk geliyordu. Allah Resulü bu hadiseyi daha önce haber vermişlerdi:
“Benden sonra hilafet 30 sene devam eder. Sonra padi­şahlık başlar.” (Hilafet ve Saltanat, s.64)

Sonuç: Malumdur ki şu tarihte şu olacak diye net bir sayı vermek hele hele 30 yıl sonrasında şu olur demenin olayları okuma veya tahminle ilişkisi kurulamaz.(2)..İslamoğlu, Önceden Hz. Peygamber Allah’ın bildirmesiyle geleceği bilir görüşünde iken sonradan bilmeyi okuma ve tahmine dönüştürmüştür..
2- “Kur’an açıkça Resulullah da dahil kimsenin geleceği bilemeyeceğini söyler.” cümlesi ” Hz. Hasan’ın görevden çekilişi Rasulullah’tan sonra hi­lafetin 30. yılının bitişine (hicri 41. yılın rebiulevvel ayı) denk geliyordu. Allah Resulü bu hadiseyi daha önce haber vermişlerdi:” cümlesiyle taban tabana zıttır..

İnceleyin:  Mustafa İslamoğlu'nun Muta nikahı sorusunda düştüğü çelişki

Ayrıca, rivayet aktarımında verdiği Abdullah bin As ismi de ‘okuma hatasıdır’..Hz. Hasan ile Hz. Muaviye arasındaki anlaşma da sahih hadisi doğrularken nasıl şaibeli olsun:

Hz. Peygamber’in Hz. Hasan için sarf ettiği “Şu benim oğlum Seyyid’dir. Umulur ki Allah onunla iki Müslüman grubu barıştıracaktır.” (Buhârî, Fiten, 20; Sulh, 9.) ifadesi birçok kaynak tarafından nakledilen bir bilgi özelliğine sahiptir. İbn Abdilber konu ile ilgili: “Hz. Peygamber’in Hasan’a seyyid dediğini nakleden rivayet tevatür derecesindedir.

el-Bidaye’de şu rivayetler nakledilir:
Yahya b. Nasr, İbn Ebi Melike’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
«Amr b. As’ın oğlu Abdullah, babasına şöyle dedi: «Eğer Resulullah
(s.a.v.), sana itaat etmemi bana emretmiş olmasaydı, seninle birlikte
buralara kadar gelmezdim. Sen, Resulullah (s.a.v.)’ın Ammar b. Yasir’e: «Seni azgın ve asi bir grup öldürecektir.» dediğini işitmedin mi?»

Yahya b. Nasr, …nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
«Ammar’ın katili, gelip Muaviye’nin yanına girmek için izin istedi. O esnada Muaviye’nin yanında Amr b. As da vardı. Amr: “İçeri girmesi­ne izin ver ve onu cehennemlik olmakla müjdele.” deyince adam, Muaviye’ye: «Amr’ın dediklerini işitmiyor musun?» diye sorunca Muaviye, şöyle cevap verdi: «Amr, doğru söyledi. Ancak Ammar’ı öldürenler, onu buraya getirenlerdir. Onu bu savaşa sokanlardır.»

Dolayısıyla rivayet de geçen Abdullah bin As gibi uyduruk bir isim değil Hz. Amr bin As’dır..İslamoğlu, üst rivayetin Abdullah’ı ile alt rivayetin As’ını birleştirmiştir..’ 27 baskıdır devam eden ibretlik bir okuma hatası’.

Not: Hz. Ali’yle, Hz. Muâviye’nin taraftarları arasındaki savaşta, Ammar yüksek tepelere çıkıp avazı çıktığı kadar haykırıyordu:
«—Bugün sevgililere, Muhammed’e (s.a.v.) ve arkadaşlarına ka­vuşuyoruz».
Hz. Muâviye’nin ordusundan bir grup onu öldürme konusunda anlaştılar ve onu, salih şehitlerin dünyasına götüren günahkâr bir oku onun tarafına doğrulttular.
Ammar’m öldürüldüğü haberi rüzgâr gibi esti…
Abdullah İbn Amr heyecandan yerinde duramadı:
— Ammar öldürüldü mü?…
— Onun katilleri sizsiniz!…
— O halde siz asi topluluksunuz…
— Siz sapıklık üzere savaşanlarsınız!..
Bir haberci olarak, azimlerini kırmak ve aralarında onların asi ol­duklarını söylemek için Hz. Muâviye’nin askerlerinin içine girdi. Çün­kü onlar Ammar’ı öldürmüşlerdi. Peygamber (s.a.v.) 27 sene önce as­habından bir grubun ortasında Ammar’ı asi bir topluluğun öldürece­ğini söylemişti…
Abdullah’ın sözü Hz. Muâviye’ye taşındı. Hz. Muâviye Amr’ı ve oğlu Abdullah’ı çağırıp Amr’a:
«— Bu deli oğlunu bizden uzaklaştırmıyor musun?
Abdullah da şöyle cevap verdi:
«— Ben deli değilim. Ancak Resûlüllah’ın Ammar’a: ‘Seni asi bir topluluk öldürecek!’ dediğini duydum». Hz, Muâviye ona:

İnceleyin:  İsra ve Miraç hususunda Mealcilerin büyük çelişkisi

«— Peki, niçin bizimle birlikte çıktın?» dedi.
Abdullah şöyle cevap verdi:
«— Çünkü Resulullah (s.a.v.) bana, babama itaat etmemi emret­ti. Ben savaşa çıkma konusunda ona itaat ettim fakat, sizinle birlikte savaşamam».
İkisi konuşurlarken Ammar’ın katilinin içeriye girmesi için izin isteyen kimse, Muâviye’nin huzuruna girdi. Bunun üzerine Abdullah İbn Amr şöyle haykırdı:
«— Ona izin ver ve cehennemi de müjdele».
Çok sabırlı ve yumuşak olmasına rağmen Hz. Muâviye hiddetle­nip Amr’a haykırdı:
«— Şunun söylediklerini duymuyor musun…»
Abdullah muttakilerin sakinliği ve rahatlığıyla Hz. Muâviye’ye, sadece gerçeği söylediğini ve Ammar’ı da ancak asilerin öldürdüğü­nü tekrar etti…
Babasına dönüp:

«— Resulullah (s.a.v.) bana, sana itaat etmemi emretmeseydi seninle birlikte buraya gelmezdim!»
Hz. Muâviye’yle Amr askerlerini teftişe çıktılar. Herkesin, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Ammar hakkında söylediği; ‘Seni asi bir toplu­luk öldürecek’ sözünü duyduğunu öğrenince dehşete kapıldılar.
Amr ve Muâviye bu önemli mes’elenin Muâviye’den yüz çevir­meye ve ona isyana dönüşmek üzere olduğunu hissettiler…
Düşündüler ve sonunda halk arasında yaymaya gittikleri söyle­yeceklerini buldular…İkisi şunu söylediler:
«— Evet, Resulullah (s.a.v.) bir gün Ammar’a ‘seni asi bir top­luluk öldürecek’ demiştir…
Resûlüllah’ın (s.a.v.) verdiği haber doğrudur. Gerçekten Ammar öldürülmüştür… Ama onu kim öldürdü?
Ancak, onu savaşa çıkaranlar ve kendileriyle birlikte savaşa sü­rükleyenler öldürdü!…(3)

 

Değerlendirme: ‘Can havliyle’ yapılan bu savunmanın ‘mantık sınırlarını’ zorladığı muhakkak..Böyle olmasına rağmen orduda nasıl kabul gördüğü ise büyük bir muamma!

*

(1) http://www.mustafaislamoglu.com/638_Hadislerde-Gayb.html
(2) http://ahmednazif.blogspot.com.tr/2013/04/mustafa-islamoglunun-peygamberin.html
(3) http://www.enfal.de/sahabelerinhayati/082.htm

http://ahmednazif.blogspot.com.tr/2014/08/islamoglunun-gelecekle-ilgili-hadisler.html