Gönül Terazisi

gonul44-arayis Gönül Terazisi

İçinin huzurlu ve sıkıntıdan uzak kalması, gönül açmakla olur. O zaman mutluluk verici şeyler iç sıkıntıları giderir, ruhu ve bedeni ferahlatır; beşeri, gönül inşam yapar. Şer olaylar, hoş­görü sahibinin rızasıyla hayra çevrilir.

Alçak gönüllü tevazu sahiplerine gelince, onlar bütün in­sanların gönüllerini hoş tutmaya bakarlar. Kendilerini üstünlük ve gururun iticiliğinden korurlar. Güzel söyler ve güzel dav­ranırlar, kırgınlıkları gidererek, gönülleri sevindirirler. Çünkü onlar, kalpleri temiz, gönülleri sıcak ve samimi Allah dostla­rıdır. Küsmek, darılmak ve gücenmek, onların kalplerinde yer bulmaz/tutmaz.

Gönül borcu, bütün borçların en ağırıdır. İyilikler karşı­sında kendisini borçlu hissetmek, minnet(tarhk) göstergesidir. O zaman gönüllere dayanmak gerekir. Düşünmek ve hatırla­mak, iyilikler karşısında yeni hayırların kapısını açacaktır. Bu vakit, gönüllere girme zamanıdır.

Gönül evine girmek, ‘yürek devleti m kurmaktır. Gönül gözü, yürek devletinin anahtarıdır. Gönül adamı, temiz kalbiyle yü­rek devletinin gönül eridir. O, gönülleri gözetir, yürekleri şen­lendirir, aklı kalpten koparmaz/ayırmaz.

Sezgi ve basiret, gönül gözetmekle elde edilir. Yürekten gelerek sevmek ve saymak, gönül hoşnutluğun işaretidir. Gönül hoşluğuyla amelleri ve iyilikleri yapmak gönül kandilini yakmak demektir. Bu kandilin yakıtı ise, aşktır, sevgidir.

‘Gönül kimi severse güzel odur’ denilir. Zira gönlün sevdiği güzellik, aşkın samimiyetiyle tasvir edilir. Aşkın kıymeti, gönül terazisiyle ölçülür. Bu terazi, sevindirmek ve sevilmekle den­gelenir. Aşk, şevk ve heyecan gönülleri hareketlendirir ve imar eder. Neticede huzurlu bir toplum inşa edilir ve oranın insan­ları en yüksek mutluluğu elde ederler/yaşarlar.

İki cihan mutluluğunu bulmak da, gönül rızasıyla gerçek­leşir. Hiçbir baskı ve tesir altında kalmadan severek isteyerek gönüller vermek istikametin işaretidir. Bunun sonucunda gö­nül huzur ve rahatlığıyla keder ve sıkıntılar sona erer. Mutlu­luğun gerçekleştiği gönül devleti, söz ve davranışla sevindire­rek ve iltifat ederek inşa edilir.

İnceleyin:  Tarık Velioğlu - Halk İçre Bir Ayine (Allah Dostlarından Mektuplar) ''Alıntılar''

Ancak gönül dilini kullanmayan kalpleri pas tutanlar ise, karardığın ve karamsarlığın soğuk yüzüyle bakarlar. Onların baskı ve zulümleri gönülleri yıkar, kalpleri kırar. Gücendirmek, üzmek, gönül yıkmak, gönlü kapalı olanların fiilleridir. Onla­rın kalplere ve gönülleri keder, tasa ve vesveseyle kaskatı kesil­miştir. Katı kalpliler, kasavet vermek ve ruhu daraltmakla gö­nüllere acı ve ıstırap taşırlar.

Halbuki gönül kuşunun taşıdığı aşk ilacı, rahmetin haber­cisi olmaktadır. Birbirinin yareni olan gönültaşlar, yakın dost ve ahbaplığı birbirine taşıyan yürekli sevgi ve merhamet insan­larıdır. Bu insanların lisanı, gönül dilidir.

Kelimeler ve cümleler, gönül âlemini anlatamaz. Gönülden gönüle giden yol, yaşanan ama ifade edilemeyen muhabbet di­liyle inşa edilir. Hakikatte bu dil, ariflerin ve âşıkların dilidir.

Sahtelik ve gösterişten olmadığı görünmeyen âlemin sâkinleri, sükunetin dilini kullanır. Sükûnet ise, kalbi ve gönlü diriltir. Görünen madde âlemi ise, geride gönülleri boşaltarak dünyeviliği kalplere boşaltır. Gönlü ve kalbi boşalan kimse umutsuzluğa düşer ve yalmzlaş(tır)ır.

Gönüllerin buluşması, tevhidin bereketidir. Kalpler, gö­nüllerin tevhidiyle birleşir. Nifak ve fitne, bir olan yüreklerde barınmaz. Farklı bedenler, bir tek kalp gibi çarptığında vah­det gerçekleşmektedir. Kadir olan Hakk’tan başka, hiçbir güç ve kudret bir olan bu toplumu/ümmeti bölemez ve parçalayamaz. Allah’ın ipi, akıl, kalp ve gönülleri birleştiren İlahî bağ­dır. Bu bağ, madde ile manayı, ruh ile bedeni birleştiren İlahî kenetlenmeyi (tevhidi) ifade etmektedir.

Hâsılı, gönülleri ayrıştırmadan birleştirmek, tevhid ve vah­det toplumunun vasfıdır. Böylece gönül ve kalpler bir olarak Vahdaniyetin insan ve toplumdaki tezahürleri haline gelir.

Bayram Ali Çetinkaya -Hakikat Arayışında Akıl ve Kalp,syf:128-131

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir