FATİH KUT: Peki Hocam zikri belli sayı ile yapmak diye bir şey var mı ?
PROF. DR. ORHAN ÇEKER: Güzel bir konuya geldik. Bu da çok soruluyor. Sayısal zikir, yani belli sayıda zikir var mıdır, yoksa sayı koymaksızın mutlak zikir mi gerekir ? Buna çok itiraz edip “siz kendi kafanızdan ibadet uyduruyorsunuz” diyorlar. Mesela müride belli sayıda vird verilmiştir, günde yüz defa istiğfar edeceksin, yüz defa yada bin defa Allah, Allah diyeceksin, yüz defa salavât getireceksin,… denilmiştir, mürid de o virdi çekip duruyordur. İtiraz edenler, belli sayıda zikir olmaz, diyorlar. Çünkü Resûlullah Aleyhi´s-Salâtu ve´s-Selâm böyle bir şey yaptırmamıştır. Ya da Resûlullah Aleyhi´s-Salâtu ve´s-Selâm ne yaptırdıysa sadece o vardır. Bunun ötesinde bir rakam koyamazsınız, diyorlar. Hatta bunu söylerken biraz da ikna edici ve yaldızlı sözlerle söylüyorlar. Mesela diyorlar ki, ‘bir ibadet ancak vahiy ile ortaya konulur’. Doğru tabii ki. Önce bunu bir tasdik ettirirler. Bundan sonra ‘zikir ibadet mi’, diye sorarlar. O da doğru ama AMAsı var. Arkasından ‘zikir ibadet ise belli sayıda zikir yapman ya da vird verebilmen için ayetten ya da hadîs’ten delil getirmen gerekir’, derler. Doğru mu, ilk bakışta doğru görürsün. Ama gelelim işin AMAsına.
Belli sayıda zikir vermek, ibadet koymak değil, zikre ve ibadete alıştırmak yani eğitim amaçlıdır. Eğitim ile ibadeti karıştırırsanız, az önceki iddiada bulunursunuz. Eğitim ayrıdır, ibadet ayrıdır. Belli sayıda zikir ibadete alıştırmak içindir. Malumdur ki belli sayı ile alıştırma yaptırmak eğitim yollarından bir tanesidir. Peki, zikir konusunda ibadet olan ne ? Zikir konusunda ibadet olan şey, zikr-i dâim yani sürekli zikirdir ki bu ifade ALLAH’ı hiç unutmamak demektir. Allah’ı sürekli, daha doğrusu Allah’ı anmadığın bir anın olmamasıdır. İnsanı buna alıştırmak için, eğitmek için belli sayıda Allah, Allah dedirte dedirte alıştırırsın.
Belli sayıda zikirle insanı zikr-i daime alıştırmak şuna benzer: Okuma- yazma bilmeyen bir insana okuma yazmayı öğretiyorsan ona dersin ki “bak, bu alfabe harfleridir, yarına on defa yazıp geleceksin”. Okumaya – yazmaya alıştırmak için belli sayıda ödev vermek ne ise zikre alıştırma konusunda belli sayıda zikir vazifesi vermek aynı şeydir. Bu talebe itiraz etse ve “On defa alfabeyi yazmam. Bu ödev Kur’an ve Sünnet’in neresinde var ? Bana delil getir, yoksa ben yazmıyorum” dese bu çocuk okuma yazmayı öğrenir mi ? Öğrenemez tabii. Bu öğrencinin belli sayıdaki yazı ödevi için delil istemesi doğru mu ? Tabii ki yanlıştır. Okuma – yazma ödevleri için “OKU” emri yeterlidir. Geri tarafı tecrübe ile yürütülür. Tecrübe de belli sayı ile ödevler vermek şeklinde gerçekleşmiştir.
FATİH KUT: Askerde hani şınav çekerken otuz tane kırk tane şınav çek, demek gibi değil mi?
PROF. DR. ORHAN ÇEKER: Aynısı, sporda da aynıdır. Sayı eğitim amaçlıdır. Eğitimde sayı şart ve vazgeçilmezdir. On defa yazma ödevi, ertesi gün beş defa, üç defa ‘yaz’ ödevine… döner. Öğrenci tamamen okuma – yazmayı söktüğü an, sayı ile ödev devri de biter. Onun içindir belli sayıdaki zikir, zamanla değiştirilir, nihayet tümden ödev / vird kaldırılır. Çünkü insan zikr-i daime alışmış gitmiştir artık. Zikir, zikr-i daim hale gelmiştir. Öyleyse insanın, sürekli Allah zikrine alışan bir insan olması için, diyelim ki önce yüz defa Allah demekle başlar. Bin defa, iki bin defa, üç bin defa, beş bin defa… belli sayıda zikir yapar yapar yapar derken bu insan, sürekli zikreder hale gelir ki artık sayısal zikir / vird vermenin gereği kalmaz. Zaten o insan sürekli zikrediyor. O kişi için sayı ile zikir manasız kalmıştır.
İddia ettikleri gibi belli sayıda zikir, ortaya ibadet koymak yani ibadet icad edip uydurmak olsaydı ; o belli sayı, sürekli aynı kalır, hiç değiştirilmez ve zamanı gelince de tümden kaldırılmazdı. Çünkü ibadet sabittir, değişmez. Halbuki tarikat uygulmasında zikir / vird, halden hale, insandan insana değiştirilir, durur.
Bir insanın niyeti bozuksa, dosdoğru bir çizgiyi bile eğri büğrü görür. Belli sayıdaki zikri, ibadet olarak görüp taarruzda bulunanlara bu dosdoğru uygulama, eğri büğrü görünüyor.
Orhan Çeker – Tasavvufi Meseleleri Fıkhi Bakış
0 Yorumlar