Allah’ın Nesneler Adına Yemin Etmesi

en_büyük_ismi_1 Allah’ın Nesneler Adına Yemin Etmesi

Zariyat,1-4:Savurdukça savuranlara, yükü taşıyanlara, kolaylıkla akıp gidenlere, işleri taksim edenlere andolsun.”

Allah’ın Nesneler Adına Yemin Etmesi

Durum böyle olunca, önemleri akıl yoluyla anlaşılan bu varlıklara yemin etmek, adına yemin edilenin haberini tekit etmek mânasına gelir. Bu bilinen bir durumdur. Bazılarınm, “Allah kendisinden başkası adına yemin etmeyi kullarına yasaldadı, böyleyken kendisi nasıl yemin eder?” demelerinin mânası yoktur. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ın kendisinin bir varlık adına yemin etmesi, fakat bu varlık adına yemin etmeyi bize yasaklaması mümkündür. Çünkü bir varlık adına yemin etmek, yüceltmek mânasına gelir. Allah’tan başka hiçbir varlık ve hiçbir kimse tâzime, yani yüceltilmeye lâyık değildir, bundan dolayı bize Allah adına yemin etmemizi emretmektedir. Çünkü hakikatte yüceltilmeye lâyık olan sadece Allah’tır. [§] Çünkü O, bütün mevcudatı yaratandır.

Allah Teâlâ’nın kendisinden başka bir varlık adına yemin etmesine gelince, bu bizzat o varlığı yüceltme mânasına gelmez, aksine yaratılanlar için onda pek çok fayda bulunduğunu beyan etmek mânasına gelir. Zaten bunların değeri insanlar katında da büyüktür, dolayısıyla Allah’ın onu belirtmiş olması, İnsanlar nezdinde tehlikesinin de büyüklüğünü gösterir. En doğrusunu Allah bilir.Allah Teâlâ sonra, adına yemin etmiş olduğu bu nesnelerin kendilerini değil fonksiyonlarını belirtmektedir. Halbuki yemin bir varlığın fiillerine değil, kendisine yapılır. O varlıkların fiillerini belirtmekle, ya o kâfirler bunu duydukları anda bizzat o varlıkları tammış ve bilmiş olacaklar, ya da anlamadıkları takdirde onu soracaklar ve neyin kastedildiğini öğreneceklerdir. En doğrusunu Allah bilir.

Imam Maturidi – Te’vilat’ul Kur’an,cild.14,syf.148

Tûr-3. “Tûr’a, açık sahifeler üzerine yazılı kitaba andolsun!”

[Yemin]

Burada Cenâb-ı Hakk’ın Tûr’a ve sözü edilen diğer varlık ve olgulara neden yemin ettiği konusunda farklı görüşler vardır. Bazıları şöyle dedi: Yemin burada bahsedilen varlıkların kendilerine değil, ancak onları yaratanın adına yapılmıştır. Çünkü Allah Teâlâ insanlara, kendisinden başkası adına yemin etmeyi yasaklamıştır, bizzat kendisi nasıl eder? Bazıları da şöyle dedi: Cenâb-ı Hakk’ın, katında değeri üstün olan dilediği kişi ve nesneler adına yemin etmesi mümkündür. Yeminlerin ancak insanlar nezdinde önemi ve değeri büyük olan varlıklar adına yapıldığını daha önce söylemiştik.

İnceleyin:  Hz.Peygamber'in Zeyneb İle Evlenmesi Meselesi

Yemin, değeri yüce olan varlık ve olayların insanlara karışık gelmesi sebebiyle bilinmesini engelleyen şüpheleri gidermek için yapılır. Böylece insan o yemine konulan varlık ve olayın mutlaka mevcut ve gerçek olduğunu anlar; o kadar ki, eğer onlar üzerinde düşünseler, bakışlarını ve incelemelerini derinleştirselerdi, yemin olmasa bile gerçek olduklarının bilgisine ulaşırlardı. En doğrusunu Allah bilir.[§1 Allah Teâlâ, kendisinden başka varlıklar adına yemin etmektedir, ancak yaratılanın böyle bir hakkı yoktur. Çünkü yaratılanların yemini, yardım dilemek ve yalvarmak anlamındadır. Yardım dileyenin Allah’tan başkasına sığınması ve ondan bir kuvvet talebinde bulunması caiz değildir. Allah’tan başkası adına yapılan yeminde hem insanlar ve hem de Allah katında tehlikesi ve değeri bulunsa da Allah tarafından yapılan yemin, tamamen yaratılanlara bir hatırlatma, ikaz ve onlara vâdetmiş olduğu mükâfatı teyit etmek anlamındadır. Dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’ın insanlara yönelik bir hatırlatma, ikaz ve tekit anlamına gelen her varlık ve olaya yemin etmesi caizdir. En doğrusunu Allah bilir.

Kur’ânda bahsi geçen yeminler, peygamberlerin Allah tarafından insanlara gönderildiklerine dair getirdikleri haberlerin yanı sıra kendilerinin Allah elçisi olduklarını, insanlar eğer yasaklanan fiilleri yaparlarsa başlarına belli bir azabın geleceğine dair söylediklerinin doğru olduğunu ispat etmek içindir. Kâfirler, gönderdiği haberlerde Allah’ı inkâr etmiş değildirler ki, Allah kendi haberinin doğruluğunu ispat etmek için yemin etsin! Peygamberlerin haberlerinin doğruluğu da ancak mûdze göstermek ve deliller getirmekle anlaşılır. Ancak bunlar yeminle tekit edilmekte ve insanlar nazarında önemi ve değeri olan varlık ve olaylardan söz etmekle maksat hâsıl olmaktadır. İnsanların yaptığı yeminler ise zaten doğru olan şeyin aslının ispatı içindir, dolayısıyla onların, kalplerde son derece )âice ve değerli olan bir varlığın adına yemin etmeleri gerekir, bu da Allah Teâlâ’nm isimleri ve sıfatlarıdır. En doğrusunu Allah bilir.

İnceleyin:  'Allah Onları Sever,Onlar da O'nu' Ayetinin Tefsiri

Allah Teâlanın Tûr’a andolsun diye yaptığı yeminin, bütün dağlar adına yapılmış olması mümkündür. Çünkü Allah yeryüzünü yaratmış, ahaliyi oraya yerleştirmiş, bu dağlan direk gibi dikmiş ve neticede yeryüzü sarsılmadan durur hale gelmiş, böylece insanların ihtiyaçlarım elde etmek için yeryüzünün her tarafına ulaşmak, istediği yerde yerleşmek imkânına kavuşmuş, âyette de belirtildiği gibi yeryüzü insanlar için adeta döşek haline gelmiştir. Herkes orada istediği gibi dolaşmakta, neyi istiyor, nereyi arzu ediyor ve nasıl seviyorsa öyle hareket edebilmektedir.

İnsanlar bunu anladıkları zaman, kendilerine verilen nimetin şükrünü eda etmek gerektiğini de anlamaları icap eder. Bunu yapmadıkları zaman da nankörlüklerinin cezasını ve [§]karşılığım görürler. Allah onları böyle korkutmakta ve bu azabın onlara mutlaka geleceğini yemin vasıtasıyla teyit ederek şöyle buyurmaktadır: “Andolsun ki Rabb’inin azabı mutlaka gerçekleşecektir; ona engel olabilecek yoktur!”’ Âyette geçen Tûr kelimesinin özel bir dağ adı olması muhtemeldir; o, her türlü noksanlıktan münezzeh olan Allah Teâlâ’nın Mûsâ aleyhisselâm ile konuştuğu ve ona Tevrat’ı verdiği Sînâ dağıdır. Bu dağ, îsrâiloğulları nezdinde çok değerlidir, onun değerini ve faziletini bildikleri için de Allah bu dağ adına yemin ederek söylemektedir; “Andolsun ki Rabb’inin azabı mutlaka gerçekleşecektir”. Tûr ile özel birtakım dağlar grubunun kastedilmiş olması da mümkündür, bunlar da Allah’ın değişik peygamberlere vahiy indirmiş olduğu dağlardır; nitekim bir rivayette şöyle denilmektedir: Allah Teâlâ Mûsâ aleyhisselâma Tûr-i Sînada, îsâ aleyhisselâma Sâûrâ dağında, Muhammed aleyhisselâma da Fârân dağında vahyetti. İşte Cenâb-ı Hak bunlar adına yemin ederek o azabın mutlaka gerçekleşeceğini söylemektedir. En doğrusunu Allah bilir.

 

Imam Maturidi – Te’vilat’ul Kur’an,cild.14,syf.185,186

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir