Bismillahirrahmanirrahim
Yedinci Pencere
Şu kâinat yüzünde serpilen masnuatın kemâl-i intizamları ve kemâl-i mevzuniyetleri ve kemâl-i ziynetleri ve icadlarının suhuleti ve birbirine benzemeleri ve birtek fıtrat izhar etmeleri, nasıl ki bir Sâni-i Hakîmin vücub-u vücudunu ve kemâl-i kudretini ve vahdetini gayet geniş bir mikyasta gösteriyorlar. Öyle de,
- câmid ve basit unsurlardan hadsiz ve ayrı ayrı ve muntazam mürekkebâtın icadı, mürekkebat adedince yine o Sâni-i Hakîmin vücub-u vücuduna şehadet ve vahdetine işaret etmekle beraber,
- heyet-i mecmuasıyla, gayet parlak bir tarzda, kemâl-i kudretini ve vahdetini gösterdiği gibi,
- terkibât-ı mevcudat tabir edilen terkip ve tahlil hengâmındaki teceddütte, nihayet derecede ihtilât ve karışma içinde nihayet derecede bir imtiyaz ve tefrik ile, meselâ topraktaki tohumların ve köklerin çok karışık olduğu halde hiç şaşırmayarak, bir surette sünbüllenmelerini ve vücutlarını temyiz ve tefrik etmek ve ağaçlara giren karışık maddeleri yaprak ve çiçek ve meyvelere tefrik etmek ve hüceyrât-ı bedene karışık bir surette giden gıdaî maddeleri kemâl-i hikmetle ve kemâl-i mizanla ayırıp tefrik etmek, yine o Hakîm-i Mutlak ve o Alîm-i Mutlak ve o Kadîr-i Mutlakın vücub-u vücudunu ve kemâl-i kudretini ve vahdetini gösterdiği gibi,
- zerreler âlemini hadsiz ve geniş bir tarla hükmüne getirip, her dakikada kemâl-i hikmetle ekip, biçip, yeni yeni kâinatlar mahsulatını ondan almak ve o câmide, âcize, cahile olan zerrâta gayet şuurkârâne ve gayet hakîmâne ve muktedirâne hadsiz muntazam vazifeleri gördürmek, yine o Kadîr-i Zülcelâlin ve o Sâni-i Zülkemâlin vücub-u vücudunu ve kemâl-i kudretini ve azamet-i rububiyetini ve vahdetini ve kemâl-i rububiyetini gösterir.
İşte, bu dört yolla büyük bir pencere marifetullaha açılır ve büyük bir mikyasta, bir Sâni-i Hakîmi akla gösterir. Şimdi, ey bedbaht gafil! Şu halde Onu görmek ve tanımak istemezsen, aklını çıkar at, hayvan ol, kurtul!
Bediüzzaman Said Nursî
(Sözler-33. Söz)
0 Yorumlar