Kuran-ı Kerim’in bize sonradan gelmiş olması onun mahluk olduğunu göstermez, Bizler kainat, yani oluş,yaradılış dâiresindeyiz. Kur’ân-ı Kerim ise bizim dairemizde indirilmiş ve ancak bizim idrak edeceğimiz kısmıyla bildirilmiştir, O sebepten dolayı aslında Kur’an’ı Kerîm Cemalullahtır.Söz burada biter. Görmeye göz, göstermeye kudret lâzımdır, Kainat mahlûktur ama Kuran-ı Kerîm, Allah Tealâ’nın ilmiyle mahlûk değildir. Bizim âlemimize yansıması ile yaratılmış, yani mahlûk özelliklerine tanık oluruz,Hattatın kalemle yazması ve okuyanın âyetleri telaffuz etmesi gibi..Bunlar mahlûktur, yani insandan zuhûr eder, Fakat bu yazının ve telaffuzun karşılığı olan, buna tekabül eden mâna, yani Kuranı Kerim, Allah katındaki kelâm ve âyetler olup asla sonradan olma değildir. Bizim idrak edebilmemiz için pey derpey gönderilmiş ve bizim anlayabilmemiz İçin Cenab-ı Hakk âyetleri vakıalarla açıklayarak indirmiştir.
İş böyle olunca aslında muhteşem bir manzara çıkıyor kar-şımıza. Lütfen çok dikkatli okuyunuz. Hazret-i Muhammed(sas), hem kendisine Kur’ân-ı Kerîm’in indirilişi hem de nurunun ilk yaratılışı cihetinden düşünülürse Kur’ân-ı Kerîm’in insan suretindeki zuhûrudur. Kâinat bütünüyle bir kitaptır. Fakat ‘kün’ emriyle oluşmuş yaratılmış bir kitaptır. Kur’ân-ı Kerîm ve peygamberlere indirilen kitaplar ise mânâ açısından yaratılmış değildir.
Kâinatı bir kitaba ve her şeyi de o kitabın için-deki âyetlere benzetirsek bu yaratılmışlık kitabının Kur’ân-ı Kerîm’i Hz. Muhammed’dir(sas). Kâinatı, Kur’ân-ı Kerîm’in tamamı kabul edersek bunun Fâtiha’sı yine Efendimiz Ekmel-i Mahlükat’tır(sas). Kâinatı Fâtiha’dan ibâret sayarsak bu Fâtiha’nın besmelesi güzeller güzeli Efendimiz’dir. Bütün kâinatı besmeleden ibâret görmek mümkün olsa Efendimiz besmelenin başındaki b ve nokta-ı Muhammed’le besmele-nin de besmelesidir.
Fatih Çıtlak, Aşkın Bir Noktası
0 Yorumlar