Kaideler İstisnaları Bozar
Gerek bilimde, gerekse sosyal hayatta konulmuş kaidelerin her zaman istisnaları olagelmiştir. Kaidelerin, kuralların savunucularının bu istisnaların önemini küçültmek, etki alanlarını daraltabilmek için eskiden beri.
istisnalar kaideleri bozmaz” şiarını baştacı ettikleri bilinir. Oysa kaide, hatta kanun olarak kabul edilen, bütünün yapışma uymayan farklı unsur veya olay bir kaidenin, kanunun mahiyetinin yeniden düşünülmesini zorunlu kılar.
Eğer bir kuralın istisnası varsa, o kuralın geçerliliği yeniden tartışılmak gerekir. Nitekim, bilimdeki, özellikle pozitif dedikleri bilimlerdeki yasalar istisnalarla karşılaşır karşılaşmaz yeniden düşünülmeye değer bulunmuş ve istisnanın da içinde yer alabileceği yeni bir kaidenin teşkili, elde edilmesi yoluna gidilmiştir. Eğer bir olay önceden bilinen kaideler gereğince cereyan etmemişse, ortaya çıkan bir sonuç kabul edilen kanunların çerçevesi içinde açıklanamıyorsa o zaman olayın ve sonucun varlığından değil, onun niçin gerçekleştiğini açıklamakta aciz kalan kaidenin ve kanunun geçerliliğinden şüphe etmek pozitif bilimlerin şanındandır. Bu durumda istisnalar kaideleri bozmaz demek, gerçekleri değil insan vehimlerini savunmak anlamına gelir. Öyle ise “istisnalar kaidelerin mezarıdır” sözü daha doğru bir yaklaşım sağlar demeliyiz. Çünkü bilimdeki bütün yeni buluşlar karşılaşılan istisnanın sebebini bulmak gayretiyle girişilen zahmetlerin sonucu olmuştur. Gerçi varılan sonuç daha sonra yeni bir kaide, yeni, bir kanun kabul edilmiştir, ama her yeni kanun ancak kendi istisnasıyla karşılaşıncaya kadar güçlü bir açıklama sunabilir insan.
Sosyal hayâttaki kaideler, bilimde kabul edilen kanunlardan elbet farklı mâhiyettedir. Toplum hayatının kaideleri örf, âdet ve alışkanlıklardan örülüdür. Toplum kaidelerinin dışına çıkmak ancak suç işlemek, namussuzluk etmek, töreyi bozmak şeklinde olur.Bu bakımdan istisnaların ‘’toplum kaidelerini bozanlar’’ şeklinde anlaşılmaları imkânsızdır. Toplum hayatında istisna, üstün bir yetenek, keskin bir zekâ, derin bir duyuş sahibi kimse olarak kabul edilmesi gerekir.
Eğer bir toplumda suç kaidelere uygun olarak işlenebiliyorsa; namuslu olmak özü boşaltılmış bir kaide biçiminde kabul ediliyorsa; töre, şeklin muhafazasıdır, diye anlaşmıyorsa o zaman istisnaların kaideler tarafından bozulmaya mahkûm olduğunu söyleyebiliriz. Madem ki “istisna” denilen kişi bir toplumdaki üstün yetenekli, parlak zekâlı, derin duyuşlu insandır, kaidelerin yeteneksizi, budalayı ve duygusuzu esas unsur kıldığı ortamda üstün vasıftakiler zarar göreceklerdir. Birinci ihtimal üstün vasıflara sahip kimsenin bu vasıflarını toplum kaideleri uyarınca işe koşmasıdır. Bu şüphe yok ki istisna sayılan kişinin ruhça bozulması sonucunda başarılabilecek bir şeydir. Bir fırsatçı, bir sahtekâr olmadığı sürece hiçbir insan kaidelerin ancak suçu ve namussuzluğu koruduğu bir ortamda gerçek üstünlükteki vasıflarını kullanamıyacaktır. İkinci ihtimal “istisna” vasıflara sahip bir insanın hiçbir etkinlik gösteremeyişidir. Bu ise onun ortalama yetenekte, orta zekâda ve orta duyarlıktaki herhangi bir insandan çok daha fazla acı çekmesi demektir. Sıradan olamıyacak kadar vasıflı, sıraya giremiyecek kadar da üstün niteliklidir.
Katolik papazlar Galileo’nun yaptığı teleskoptan Ay’a, Venüs veya Jüpiter gezegenlerine bakmayı reddetmişler. Çünkü papazların anlayışlarına göre Allah’ın yarattığı kâinattaki güzellik ve ahengi görmek için bu usul uygun değilmiş. Yani bu papazlar bir kaide koymuşlar ve Galileo’nun getirdiği istisnanın kaideyi bozacağına inanmışlar. Oysa bugün, o günkü istisna kaide olmuştur ve Galileo’dan kalkan modern bilim öyle yerlere gelmiştir ki çıplak gözle Ay’a bakmak, yıldızları sadece yıldızlar olarak görebilmek istisnadan sayılmaktadır. Dünkü istisna kaideyi bozdu evet ama, bugünkü kaideler de istisnayı bozuyor. Çağdaş bilim çok temel bazı gerçekleri söyleyenleri beyin ameliyatlarına, elektroşoklara sürüklüyor. İstisnalar alkolizmin, beyaz zehirin, şiddetin eline teslim ediliyor. Kaideler sağlamlaştıkça istisnalar çürüyor, bozuluyor.
İsmet Özel, Zor Zamanda Konuşmak