Abidlerden biri anlatıyor; Bir hac mevsiminde Mina’dan Arafat’a doğru gidiyordum.Yolda bir kadın ile karşılaştım.Üzerinde kıldan yapılmış bir elbise, başında yünden bir örtü, elinde bir tesbih ve asa vardı. Yüzünde de taat ve ibadet nuru parlıyordu. Allah Allah diye zikrederek hızlıca yürüyordu.Ben içimden;
“Bu kadın, kendisini ibadet ehli göstermek isteyen birine benziyor” diye düşündüm. Ben öyle düşünürken ,kadın bana doğru baktı ve;
“Allah gizlediğiniz ve açıktan yaptığınız herseyi bilir ” ayetini okudu. Ben kadının Allah’ın veli kullarından biri olduğunu anladım.Haline hayran oldum. Kendisine;
“Ey kadın, şu halinizle beni mestetttiniz,kalbim seninle meşgul” dedim. O bana,
Ey zavallı adam, her şeyim sana feda olsun, fakat arkanda benden daha güzel biri var” dedi.Ben de dönüp arkaya baktığımda hiç kimseyi göremedim. O zaman kadın bana yüksek sesle şunları söyledi;
Ey boş dava sahibi ve sevgi sözünde yalancı adam… Seven sevdiğine böylemi davranır?
Sen önce yüce Allah’ın hizmetinde olan kimselere karşı kötü düşüncelere girdin. Eğer sen buraya gerçekten Allah için gelseydin ve O’nu tanımadaki niyetinde sadık olsaydın, O seni kapısında durdurur, sadece kendisi ile meşgul ederdi.
Biz seni uzaktan görünce kendini ibadete vermiş bir abid zannettik.Biraz yakından görünce bu adam arif herhalde diye düşündük.Sözlerine bakınca bir aşığa benziyor dedik. Fakat öyle çıkmadın. Eğer sen gerçekten abid olsaydın, Allah’tan başkası ile meşgul olmazdın. Eğer arif olsaydın, O’nu bırakıp bana yönelmezdin. Eğer, söylediğin gibi aşık olsaydın, dönüp benden başkasına bakmazdın.
Kadın bunları söyledi ve hızlıca benden uzaklaştı. Giderken Şöyle diyordu;
Gerçekte Allah ile beraber olan kimse yoktur…O ancak kendi zatı ile beraberdir.
Gözden kaybolana kadar böyle söyledi. Allah kendisinden razı olsun.
Yafii, Ravdü’r Riyahin, syf;519,520
Dilaver Selvi-Ateşin Yakamadığı Aşık
0 Yorumlar