Bazı hadislerde, muhâtabına “ثَكِلَتْكَ أُمُّكَ” denilen ve Türkçe’ye “annesi kaybedesice” şeklinde çevrilebilen bu söz, Arapların gelenek olarak kullandıkları bir ifadedir. (bk. Aynî, Umde, VI, 88). “Sükl/ثُكْل” kelimesi, annenin veya babanın çocuğunu kaybetmesi (İbnu’l-Esîr, Nihâye, I, 217), ya da çocuğun annesini kaybetmesi mânâsındadır. Bu ifade, kötü fiillerinden ve sözlerinden dolayı kişinin aleyhine beddua gibi olsa da hakikî mânâda değildir, mecazî olarak kullanılmaktadır. Yoksa gerçek mânâda muhatabın anasının ölmesi için beddua etmek değildir. Zâhirde anasının veya kendisinin ölmesine dua etmek gibi görünse de mecazî olarak bu ifadeden sonra söylenilen sözün önemine dikkati çekmek ve muhâtabı gafletten uyandırmak için ifade edilen bir sözdür. (Mübarekfurî, Tuhfe, VII, 365).
Bazı hadislerde, Araplarda gelenek olarak kullanılan bu ifadeyi, sahâbîler kendi aralarında kullandıkları gibi (bk. Tirmizî, Sünen, İman, 8) Hz. Peygamber (s.a.v)’in de kullandığı görülmektedir. Mesela, Hz. Peygamber (asv)’in Hz. Muâz’a “ثَكِلَتْكَ أُمُّكَ” dedikten sonra dikkat çektiği konuya baktığımız zaman, ne kadar önemli bir hususu belirttiği âşikardır. Nitekim insanın Cehenneme yüz üstü atılmasının en büyük sebeplerinden birinin, diliyle konuştukları (gıybet, iftira, sövmek, dedi kodu, inkar ve küfür vs.) sebebiyle olacağını belirtmiştir ki, annesini kaybeden çocuğun veya çocuğunu kaybeden bir annenin psikolojik durumu göz önüne alındığında kişinin içi nasıl yanıyorsa, konuştukları sebebiyle de insanı yakacak olan Cehennemden, dolayısıyla da kişiyi Cehenneme götürecek durumlarla Cehennemde yanacağı belirtilerek bu durumlardan sakındırılmış olmaktadır. Bununla birlikte “Tavsiye edilen şeyi yapmazsan o zaman ölmek senin için daha hayırlıdır.” mânâsı da anlaşılabilir. (İbnu’l-Esîr, Nihâye, I, 217).
Aynı şekilde Araplarda teşvik, reddetme, hayret etme ve bir şeyi yüceltmek için kullanılan tabirlerden biri de “تَرِبَتْ يَدَاكَ” ifadesidir. Bu “Elin topraklansın, elin toprağa sürünsün” şeklinde Türkçeye çevrilebilir. Bu ifade hem medih hem de zem için kullanılan bir tabirdir. Nitekim aynı ifade, “Kadın dört şey üzere nikahlanır: Malı, makâmı, fizikî güzelliği ve ahlâkî güzelliği. Sen dindar olanı tercih et ki, elin toprağa sürünsün.” (İbnu Mâce, Sünen, Nikâh, 6) hadîsinde de kullanılmıştır.
Burada iki mânânın anlaşılması mümkündür: Biri, şayet sen kadını dindarlığından dolayı nikahlamaz isen elin toprağa sürünür, yani fakir olursun, demek olur. İkincisi de şayet dindar olanı tercih edersen elin toprağa sürünsün, yani elin bereket bulsun, demek olur. Çünkü toprak berekete vesiledir. Onun için hangisi olursa olsun, kadının dindarlığını göz önüne alarak nikahlanırsa o zaman kişinin iki cihanın saadetini kazanması açısından büyük önem arz eder ki, bu da elin ve evin bereketlenmesi mânâsına gelir. Bu bakımdan “تَرِبَتْ يَدَاكَ” ifadesi hakikî anlamında değil mecâzî anlamındadır. Yoksa gidip eli toprağa sürmek ve eli çamura sokmak değildir.
Arapların kullandığı tabirlerden biri de “Allah canını alsın” anlamında kullanılan “قاتلك الله” tabiridir. Hz. Peygamber (asv)’in ve sahabilerin de bazı konuşmalarında bu tabiri kullandıkları görülmektedir. (bk. İbnu Mâce, Sünen, Nikâh, 62; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 243; VI, 268).
Bu ifadenin kullanıldığı yerlere dikkat edildiğinde kabullenilmesi çok zor, hayret verici, olmaması istenilen büyük ve kötü durumlardan bahsedilmekte ve olayın büyüklüğüne dikkat çekilmektedir. Bu tabir Kur’ân’da da “Allah onların canlarını alsın, Allah onları kahretsin / قَاتَلَهُمُ اللّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ” (Tevbe, 9/30), “قُتِلَ أَصْحَابُ اْلأُخْدُودِ / Ashab-ı Uhdud kahrolsun,” (Burûc, 85/4), “فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ / Canı çıkasıca, nasıl da ölçtü biçti!” (Müddessir, 74/19), “قُتِلَ اْلإِنسَانُ مَا أَكْفَرَهُ / Kahrolası insan! Ne kadar da inkârcıdır!” (Abese, 80/17) şeklinde de geçmektedir.
(Doç. Dr. Adem Dölek)
0 Yorumlar