Allah Sana Senin Cinsinden Bir Nur Bahşetti
O (Allah c.c) seni, senin O’nu istediğinden daha çok istemiş ve murad etmiştir. Anlamaman, bilememen bulamaman O’nun muradı değildir ki… Senin O’na sevgin, candan duyduğun aşk aslında, O’nun sana canından daha yakın oluşundandır. Sana can verilmezden evvel O Canan seni murad etti; senin bilmeni de, bulmanı da, arif olmanı da O murad etti. İşte bundan dolayıdır ki O, âlemlerden münezzeh ve âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ, merhameten ve muhabbeten sana senin cinsinden ve âlemlerinden bir nur bahşetti . Bu nuru bizzat kendisi sâhiplendi ve zâtına âit olduğunu ilân etti. O nuru da vâhid, ehad, yani birlik ve teklik özellikleriyle yarattı. O nurdaki teklik sırrından dolayıdır ki, nurun sahibi olan bu zât kullukta, peygamberlikte, insanlıkta yegâne tek olarak tasdik edildi. O’ndaki ehadlik, sırr-ı Muhammedi, mim ile Ahmed oluverdi. Cenâb-ı Hakk, ‘abduhu’ (O, Allah ın kuludur) fermanıyla Efendimiz’i(sas) aslında en yüksek derecedeki kâmil, ekmel, mükemmel ve mükemmil kul olarak takdim ve tasdik etti. Aynı şekilde O’nun risâleti, yani peygamberliği derece olarak hiçbir beşer ve peygamberin erişebileceği bir makamda değildi. O makama erişseler de ancak ondan feyzalmak için şehâdet mertebesine yükselirler fakat makamın sâhibi Hazret-i Muhammed’dir. Dolayısıyla bütün peygamberler kendilerinden evvel gelen o nuru, tam bir şekilde tasdik eyledi ve istisnâsız hepsi kendi ümmetlerine o nurdan “İsmiyle müsemma Ahmed, Muhammed, Mahmud gelecektir.” diye haber verdi.
Kaynak:
Fatih Çıtlak,Aşkın Bir Noktası