Kategoriler: GenelHece Dergisi

Tekno Dünyada Kullanıcı Narsisizmi

 

Semih Diri

 

Mitolojiye göre Narsis (Narkisos), çok güzel ve aşktan anlamaz bir delikanlıdır. Onu sevip de derinden perişan olan kızlar bu genci tanrılara şikâyet ederler. Tanrıların verdiği ceza sonucu Narsis bir gün derede kendi aksini görüp âşık olur. Kendisini seyrederken suya atlar ve boğulur. Başka bir efsaneye göre Narsis bir ırmak ile perinin oğludur. İnsanlar ve periler ona âşıktır. Hatta “Ses” adlı bir peri onun aşkından ölmüş ve bir taşa dönmüştür (Pala, 2010:356). Bu mit eski Yunan uygarlığında işlevini yerine getirmiş olsa da, çoğu teorisyen tarafından narsisizm kültürünün dibini çoktan boyladığı­mızın düşünüldüğü bugünlerde ne kadar anlamlı olabilir ve bizi kendimizi sevmekten ne denli alıkoyabilir? Akıllı telefonların vizörleri bize dönebildiği andan itibaren artık “suda yansıyan imgemiz’le yetinmiyor; en iyi, en hoş, en güzel, en zengin, en seksi görünebileceğimiz yansımaları bizzat kendimiz hazırlıyoruz (Aliçavuşoğlu, 2015). Çalışmamızda, yapılan araştırmalardan hareketle günümüzde internet kullanımı ve sosyal medyanın bireylerin kişi­liklerine etkilerini ve kullanıcıların sergiledikleri narsisistik eğilimleri ortaya koymaya çalışacağız.

“Ben”in doğuşu aktardığımız mit ile tarih öncesi devirlere kadar uza­nır. Bunun tarihsel süreç boyunca bilincin evrimini, kişinin kendi yaşamını zorunlu olarak saran toplumsal yapıdan uzak insanın bilincinin hep aynı kalmadığım, aşama aşama geliştiğini en azından Hegel felsefesinden beri bilmekteyiz, insan olmak, her ne kadar başkalarından farklı, özgün bir kişilik sahibi olmak anlamına gelse de biriken tarih bilgimiz, kişinin benliğini evren içinde algılayışının çağdan çağa belirli örüntülerle geliştiğini göstermektedir. Sözlü kültürden yazıya geçiş ve ardından matbaa ve elektronik sözelleştirme süreciyle ilgili modern araştırmalar, bu gelişmenin birçok bakımdan yazıya bağımlı olduğunu daha da belirginleştirir (Ong, 2010: 208).

Resim, ses, hareketli görüntü, grafik, müzik, metin gibi birçok ortamın bir arada sunumuna olanak tanıyan, bu nedenle de kendi başma ayrı bir ortam yaratan teknolojik yeniliğe çoklu ortam (multimedia) adı verilmekte­dir (Atabek, 2001:108-109). Bilgisayarların birbiriyle iletişimde bulunabilme­si için oluşturulan ağlar zamanla çoklu ortamın sağladığı görüntü, ses, metin gibi unsurların paylaşımıyla günümüzde sosyal birer mecra hâline gelmiştir. Dolayısıyla internet hem kişiler arası iletişim ortamı hem de kitle iletişim ortamı olarak Ong’un sözünü ettiği yazıya bağımlılığın da ötesine geçerek modern insanın hayatını çepeçevre kuşatmıştır. İcra ortamlarından uzakla­şıp kitlesel aktiviteleri (masal anlatma, ayinler, destan yaratım süreçleri vb.) yüz yüze yapmaktan, önce yazıyla sonra da teknoloji ile uzaklaşan insanın “ben” duygusu perçinlenmiş ve günümüzde nehirdeki yansımalarına olma­sa bile tablet bilgisayarlarına, akıllı telefonlarına bakıp internetin sonsuz sularında boğulan modern “Narsis”ler türemiştir.

James F. Masterson, “closet narcissist” yani gizli narsisistik kişilik bozukluğu olan bireylerdeki kriterleri şu şekilde sıralar: 1. Kendisinin baş­kalarından çok daha önemli veya eşsiz olduğu duygusu. 2. Düşüncelerin ve hayallerin sınırsız başarı, güç, güzellik, mükemmellik veya ideal aşkla dolu olması. 3. Teşhircilik; kişinin sürekli ilgi ve saygı istemesi. 4. Eleştirilere karşı soğukkanlı bir ilgisizlik veya belirgin öfke, aşağılık, utanç, küçülme veya boşluk duygulan. 5. Kişilerarası ilişkilerde aşağıdaki bozukluklardan en az ikisinin görülmesi: Sorumlulukların karşılıklı olduğunu düşünmeden hak etme veya özel muamele beklentisi. Diğer insanlarla karşılıklı ilişkilerde ben­cilce ve çıkara hareket etme. Aşın eşsizleştirme ve değersizleştirme uç nok­taları arasında gidip gelen ilişkiler. Empati kurma isteği” (Masterson, 2012: 2). Bu belirtiler tekno dünyada bilhassa sosyal medya kullanıcıları arasında; özellikle Facebook, Instagram gibi sosyal ağlarda özel hayatın afişe edilmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Kullanıcıların pek çoğu aldıkları beğeni sayılan ile gündeme gelmekte böylece toplum nezdinde dikkat çekmektedir. Sosyal medyada pek çok kullanıcının eleştirilere ve başkalarının düşüncele­rine saygısı azalmaktadır. İnternet ortamında paylaşılan bir fotoğrafın yahut videonun altına olumsuz yorum gelen ya da paylaşımı olumsuz bulan kul­lanıcı rahatlıkla öfkesini kusmakta tanıdığı/tanımadığı kişilere küfür edip hakaretler savurabilmektedir. Bu yorum ve beğeniler kullanıcılar için çok mühim hâle geldiğinden, sık sık sosyal medya hesaplan kontrol edilmekte ve kullanıcıların pek çoğu nerdeyse bu dijital evrene bağımlı hâle gelmektedir.

Elon Üniversitesinde yapılmış araştırmaya göre Facebook ve Twitter kullanıcılarının %73,5’i sosyal medya hesaplarındaki bildirim ve güncelle­meleri günde 5 kezden fazla kontrol etmektedir. Diğer sonuçlar da şu şekil­dedir:

Anket katılımcılarının %97,8’i, başkalarının popülerliğine profil fotoğ­rafının ya da durum güncellemesinin kaç “beğeni” veya “yorum” aldığına göre karar verdiğini bildirmiştir. Ek olarak katılımcıların %90,2’si sosyal ağlarda kendi fotoğraflarını paylaşmalarının yegâne sebebinin çevrimiçi arkadaşlarından beğeni ya da yorum almak olduğunu bildirmiştir. Bununla birlikte katılımcıların yalnızca %15,7’si eğer yeteri kadar olumlu dönüt almazlarsa sosyal ağ platformundan fotoğrafını kaldırdıklarını/kaldırabileceklerini ifade etmiştir. Ayrıca katılımcıların %60,3’ü fotoğrafının platform­da kalmasına izin verebileceklerini söylemiştir.

Farklı sosyal ağ platformlarında öz çekim paylaşmanın narsisizmi ve bencil davranışları teşvik edip etmediği katılımcılara açık uçlu bir soruyla sorulduğunda çeşitli cevaplar verilmiştir. Katılımcıların %55’i kesinlikle “evet” şeklinde cevaplamıştır. Bu açık uçlu soruya verilen cevaplardan bazı­ları ise şu şekildedir:

“Kesinlikle şunu söyleyebilirim ki internette öz çekim paylaştığımda bencil ve narsisistik davranışlarda bulunduğum için 100’de 100 suçluyum. Öz çekim paylaşmamın ana sebebi, insanların bir sosyal hayatım olduğunu ve sosyal hayatımda daima eğlenceli veya havalı şeyler yapıyormuşum gibi göründüğünü bilmesini istemem. Sosyal statüm patlama yapıyormuş gibi his­sediyorum.”

“Evet, sosyal ağlara öz çekim gönderme olayının narsisizmin artması­na yol açtığına inanıyorum. Kişisel olarak biliyorum ki beni Facebook’ta öz çekim paylaşmaya iten gücün ardında ne kadar hoş olduğum ve fotoğrafta ne kadar iyi göründüğüm hakkındaki yorumların ve beğenilerin tatmini var (Wickel, 2015:8’den çevrilmiştir).Yine, VVickel’ın çalışmasında katılımcılara yapılan anket neticesinde narsist bireylerin Facebook ve Tvvitter üzerinden öz çekim paylaşmalarının narsisizmlerini ve bencilliklerini arttırması hakkındaki düşünceleri Tablo l’de şu şekilde gösterilmektedir:

Öz çekim paylaşma nedenleri Her bir nedenin bahsedilme sıklığı
Öz çekim göndermek takipçilerine kendi “etkileyici” sosyal hayatını duyurma imkânı sunar. 52
Öz çekimlerine en fazla sayıda “beğeni” ve “yorum” almak. 43
Katılıma fotoğraflarda çekici göründüğüne inanıyor ve başkalarının da onun böyle olduğunu algılamasını istiyor. 38
Katılımcının kıskandırmayı umduğu özel birisi (Ör: erkek arkadaş, arkadaş) var. 37
Katılıma insanların onun neler yaptığıyla ilgilendiğine gerçekten inanıyor. 28

 

Tablo 1. Öz çekim paylaşmanın narsisizmi ve bencilliği arttırmasında
bahsedilen nedenler

Katılımcıların görüşlerinden başkaları tarafından beğenilmeyi ve tak­dir görmeyi istedikleri sonucu çıkmaktadır. Peki, kişinin narsisizmi sahip olduğu web sayfasından, blogdan yahut sosyal medyada paylaştığı içerikten anlaşılabilir mi? Bu noktada konuyla ilgili yapılan bir başka araştırma olan Laura E. Buffardi’nin çalışması bu konuda önemli ipuçları sunmakta.

Sosyal ağlar toplum içindeki narsist bireyler için verimli bir zemindir. Bu zeminde narsist kullanıcıların yansımasını iki şekilde görebiliriz: İlki narsist işlev duygusal derinliğin aksine yüzeysel ilişkileri ön plana alır. Sosyal ağlarda birçok bireyle özensiz arkadaşlık , ses parçalarından ve duvar gönderile- tinden türeyen bir iletişim temeli üzerine kurulmuştur. Elbette bireyler sosyal ağ sitelerini daha derin ilişkiler kurmak için de kullanmaktadır ancak sıklıkla asıl amaç çok fazla sayıda arkadaş edinebilmektir. İkinci olarak sosyal ağ sayfaları yüksek oranda kontrol edilen çevrelerdir. Diğer birçok sosyal bağlamın aksine, hesap sahipleri öz sunum üzerinde mutlak güce sahiptir. Daha özelde, bir kişi kişisel web sayfalarını kendisinin çekici fotoğ­raflarını seçmek veya kendini yücelten öz tanımlar yapmak için kullanabilir. Geçmiş çalışmalar narsisistlerin, kendileriyle övünen ve kendileri hakkında konuşmaya hevesli olan, aleni görkemden güven kazanan, ‘reality show’lara hâkim, video kayıtlarında ve aynada kendini seyretmekten keyif alan kişiler olduklarını göstermektedir. Bu bağlamda narsist bireyler için kişisel web sayfaları kendilerini yüceltme için benzer bir fırsat sunuyor olmalı (Buffardi, 2008).

Sosyal medyanın narsisizm ile ilişkilendirilmesinin en önemli sebeple­rinden biri kişilerin içeriği kendilerinin oluşturması ve kendi öz tanımlarını kendilerinin yapmasıdır. Bu sebeple bazı kullanıcılar narisisist bir yaklaşımla oldukları gibi değil olmak istedikleri gibi içerik oluşturmaktadır.

Web sayfasını görüntüleyenler sayfanın içeriğini, sayfa sahibinin kişiliği hakkında izlenim yaratmak için kullanmaktadırlar. B. Marcus’a göre, web site özellikleri, görüntüleyenlerin sayfa sahibinin “Big Five”1 kişiliklerine göre izlenimleri ile bağlantılı olarak, Big Five kişilik boyutlarının her biriyle ilişkilidir. Örnek olarak bu çalışmada gözlenen iki ilişki şunlardır:

1.Dışadönüklük izlenimi; sahiplerinin başkalarıyla ve partilerde olan fotoğraf sayısıyla ilişkili.

2.Özenli web sayfası; sahipleri özgeçmişlerini gönderme ve site ziyaret­çilerini sayma eğilimindedirler (bkz. Buffardi, 2008:1304).

Araştırma için Facebook iki nedenden dolayı seçilmiştir: İlki Facebook araştırması katılımcılarının üniversite öğrencilerinden seçilmesi ve bu kitle içinde en çok kullanılan sitenin Facebook olmasıdır. İkincisi Facebook’un en çok yapılandırılmış web sitesi olmasıdır. Yani, Facebook profil sayfalari sabitlenmiş bir formata sahiptir ve bu kalıcılık web sayfalarında daha kont­rollü bir karşılaştırma sağlamaktadır. Buffardi’nin çalışmasına 156 (100’ü kadın, 18-23 yaş arası) lisans öğrencisi sayfa sahibi olarak; 128 lisans öğren­cisi (86’sı kadın, 18-26 yaş) da çevrimiçi olarak katılmıştır (Bkz. Buffardi, 2008:1306).

Narsisizm skorları ile ana fotoğraf çekiciliği; ana fotoğraf öz yüceltme bileşimi ve ana fotoğraf seksilik bileşimi ile orantılıdır. Narsisizm skoru yüksek olanlar düşük olanlara göre ana fotoğraflarında fiziksel olarak daha çekici görünmektedirler. Buna karşın sayfa sahiplerinin narsisizm skoru ile kendileri hakkında bilgi içeren gönderi sayısı arasında bir ilişki bulunama­mıştır. Narsist sayfa sahipleri daha eğlenceli fotoğraflar paylaşmaktadırlar ama narsist olmayanların resimlerine göre daha provokatif ya da öz yüceltici olarak algılanmamaktadırlar. Yüksek narsisizm skoruna sahip olan sayfa sahipleri, düşük skora sahip olanlara göre biraz daha fazla kendini yücelten gönderiler paylaşmıştır. Bu paylaşımlar diğerlerine göre daha az eğlenceli ve daha bayağıdır (Bkz. Buffardi, 2008:1308).

Şekil 2. Narsisizm- Narsist İzlenim- Facebook sayfa içeriği arabulucuların bağlantısı

Not: Yol değerleri, standardize edilmemiş katsayıları ifade etmektedir. Parantez dışındaki değerler narsisizmin, arabulucu değerlerin dâhilinden önce narsisistik izlenim üzerindeki tüm etkisini göstermektedir. Parantez içindeki değerler, arabulucuların dahilinden sonra narsisizmin narsisistik izlenimler üzerindeki doğrudan etkiyi, öz yükleme analizinden temsil etmektedir.

Facebook dışındaki başka sosyal ağların da kullanıcılarını narsisistik eğilimlere sürüklediğini söylemek mümkün. Narsist bireylerin aşırı düzey­de göze çarpan güç, mükemmellik, varlık ve güzellik arayışı Foursquare (yeni adıyla Swarm) gibi son dönemde popüler olan sosyal ağlarda özellikle kendini göstermektedir. “Foursquare, kendi ağında oluşturulan mekânlarda yapılan check-in’lerin kullanıcılara nerede bulunduklarını paylaşma olanağı vermektedir. Uygulama; sistemde yapılan check-in’lerin harita üzerinde görülmesini sağlamakta aynı zamanda kullanıcılara arkadaşlarının nerede ve ne kadar yakında olduğunu da göstermektedir” (Oğuzhan, 2015* 205-206) Temelde kişi kendi tasavvurunda ayrıcalıklı olmak ister. Bu karşı konulması zor bir güdü ve kendini gerçekleştirme mekanizmasıdır. Bu durum kimlik inşası şeklinde kendini gösterirken diğerlerinden başka olma, farklı düşünme, ayırt edilebilme kısacası özgül bir kişi olma yolunda attığı adımlarla telaffuz edilebilir. Birey, toplumsal aktör olarak rolleri yerine getirirken belli bir kültürlenim süreci ekseninde davranır, kurgulanır, “ben” olma yolunda şekillenir. Benlik duygusu ile ön plana çıkma ve olmadığı gibi görünmeye eğilimli narsist birey Foursquare gibi mecraları topluma kendini göstermek ve kendini kabul ettirmek için kullanabilir. “Bu noktada atlanmaması  gereken bir diğer husus da, Foursquare’de check-in’lerin kontrol mekanizmasının sadece GPS aracılığıyla yapılmasıdır. Mekânda check-in yapmak ve yapılan check-in’ler üzerinden rozet kazanmak illa o yaşam pratiklerine sahip olmak anlamına gelmez. Örneğin kişi, kent merkezinde yer alan popüler mağazaların, restoranların yer aldığı bir caddeyi her gün kullanıyorsa o mekânlarda bulunmadığı, o mekânları tüketmediği hâlde o mekânlarda ‘varmış’ gibi görünürlük sağlayabilir. Dolayısıyla bu check-in’lerin üzerinden kazandığı rozetler sadece bir ‘mış gibi’ intibaı uyandırmak için de kullanılabilir” (Oğuzhan, 2015: 222).

Foursquare’deki rozet alma ile “ben” duygusunun pekiştirilmesi sosyal ağların son dönemdeki en popülerlerinden olan Periscope’ta da “kalp” işareti kazanarak beğeni sayısını arttırmaya benzemektedir. Pek çok insanın pek çok konuda “mış gibi” intibaı uyandırmak için kullandıkları internet üzerinden tüm dünyaya canlı yayın yapabilme imkânı sağlayan Periscope uygulamasına Twitter hesabıyla giriş yapılmaktadır. Kullanıcıların yayınlarında fazla kalp toplamak ve popüler olmak için mahremiyeti hiçe sayarak gayriahlaki yayınlar yaptığı, hukuk dışı davranışlar sergilenerek yayın hakkına sahip yayına kuruluşun izni dışında futbol maçlarının yayınlandığı, kişilerin haberi olmaksızın umuma açık alanlarda yayınlar yaptıkları görülmektedir. Bu da narsisistik kişilik bozukluğunun önemli unsurlarından “kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşıma, başarılarını ve yeteneklerini abartma, yeterli bir başarı göstermeksizin üstün biri olarak bilinmeyi bekleme; sınırsız başarı, güç, zekâ, güzellik ya da kusursuz sevgi üzerinde kafa yorma, özel ve eşi bulunmaz biri olduğuna ve ancak özel ya da toplumsal durumu üstün kişilerin kendisini anlayabileceğine ya da ancak onlarla arkadaşlık etmesi gerektiğine inanma, çok beğenilmek isteme (Köroğlu,1994:. 248) gibi belirtileriyle ilişkilendirilebilir. Foursquare’de rozet alma, değişik’ mekânlara gitme, Periscope’ta çok fazla kişiye yayın yapma çok fazla kalp toplama, Facebook’ta arkadaş sayısını arttırma, çok sayıda beğeni ve yorum alma, Instagram’da çok kişi tarafından takip edilme, çekici fotoğraflar pay­laşma, Twitter’da çok kişi tarafından takip edilme, tivitlerin retweet edilmesi narsisistik kişilerin kendisinin çok önemli olduğunu düşünme, güzellik ve haşan gibi kriterleri sağlamaları açısından önemlidir.

Ergenlik çağındaki bireylerde sıkça görülen narsisistik kişilik bozuk­luğu, toplumsal infialler yarabilecek düzeydedir. Yapılan araştırmalarda “Meslek liselerinde eğitim görmekte olan lise öğrencilerine uygulanan ve narsisistik özeliklerin internet bağımlılığı ve siber zorbalığı yordama düze­yinin yol analizi ile incelenmesi hedeflenen bir araştırmada narsisizmle siber zorbalık arasında dolaylı bir ilişki bulunduğu saptanmıştır. Özellikle nar­sisistik bir kişilik ürünü olarak karşımıza çıkan ‘hak iddia etmek’, internet bağımlılığındaki yoksunluk ve kontrol güçlüğüyle; narsisistik bireylerde görünen ‘narsisistik üstünlük’ özelliği ile internet bağımlılığındaki ‘sosyal izolasyon’ ile anlamlı düzeyde ilişkili bulunmuştur. Aynı zamanda, nar­sisistik ‘sömürmecilik’ puanlarının, internet bağımlılığı ‘kontrol güçlüğü’ puanlarını olumsuz bir etki çerçevesinde yordadığı sonucuna ulaşılmıştır” (Karaaziz, 2013: 55) . Siber zorbalığın iki türü bulunmaktadır: İlki olayın daha çok teknik yönüyle ilgilidir. Bu zorbalık, sistemleri veya elektronik araçları işlemez hâle getirmek için şifreleri ele geçirmek, web sitelerim hacklemek, spam bulunduran mailler göndermek gibi eylemleri içeren elektronik zorbalıktır (e-bullying). İkincisi ise bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak kişileri sürekli rahatsız etme, kişilerle alay etme, onlara isim takma, dedi­kodu yayma, internet üzerinden hakaret etme ya da kişinin rızası olmadan kişisel bilgilerini veya görüntülerini yayınlama gibi eylemleri içeren elekt­ronik iletişim zorbalığıdır (ecommunication bullying) (Ancak,. 2011).

Bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak bir birey ya da gruba zarar verme davranışlarının tümü olarak tanımlayabileceğimiz siber zorbalık da tekno dünyada kullanıcı narsisizmi ile ilişkilendirilebilecek bir başka husustur. Siber zorbalığı Ancak’tan naklettiğimiz ilk boyutuyla düşündüğümüzde bir sayfayı hacklemek için bilgisayar konusunda bilgi sahibi olmak ve sistemin açıklarını yakalamak gerekeceğinden bu işe bilhassa üstünlük arayışı içinde olan narsist bireylerin yönelmesi daha olasıdır. Siber zorbalığın ikinci türü olan kişileri sürekli rahatsız etme, kişilerle alay etme, onlara isim takma, dedikodu yayma, internet üzerinden hakaret etme gibi eylemler de narsist internet kullanıcılarının en tipik göstergelerindendir. Bu tip kullanıcılar pek çok ağda yaptıkları yorum ve paylaşımlarla karşımıza çıkabilir: Facebook, Twitter, Instagram, Youtube gibi. Ancak bilhassa son dönemde çokça popü­ler olan internet sözlüklerinde bu tip kullanıcılarla sıkça karşılaşılmaktadır ve ilginç bir şekilde internet sözlüklerinin en çok gündem yaratan kullanıcıların narsist eğilimleri olan bireyler olduğu görülmektedir. İnternet tabiri ile “trol” olarak nitelendirilen kullanıcıların İnci Sözlük, Ekşi Sözlük, Uludağ Sözlük gibi internet sözlüklerinde birbirlerine sürekli küfür ettikleri; birbir­lerini alaya aldıkları ve olaylara objektif yaklaşamayıp kendilerini ön plana çıkardıkları görülmektedir.

Bu kullanıcılar “Her şeyi ben bilirim.” tavrıyla fragmanı dahi yayınlanmamış bir filmi eleştirebilmekte, insanların fiziksel özellikleriyle kolayca alay edebilmekte, hatta daha da ileri gidip toplum­sal değerlere kolaylıkla hakaret edebilmektedir. Bir dönem Ekşi Sözlük’te çokça tartışılan bir kullanıcı buna örnek verilebilir. “@gökyelelibozkurt” takma adlı kullanıcının toplumsal değerleri hiçe sayması, herkesi aşağılayan başlıklar açması ve kendini yüceltmesi pek çok kullanıcı tarafından tartışıl­mıştır. Yakın dönemde “@owencan” takma adlı kullanıcının da sözlükte bu tarz yaklaşımlarıyla sık sık gündeme geldiği görülmektedir. Bu sözlüklerde kullanıcıların “hiçbir şeyi beğenmeme timi” olarak adlandırdıkları bir grup kullanıcı hemen hemen her konuda peşin hüküm verebilmektedir. Topluma mâl olmuş, halkın büyük çoğunluğunun takdirini kazanmış isimlere haka­ret edip onları küçümseyen kullanıcıların bir kısmının benlik duygusuyla hareket ettiğini söyleyebiliriz. Bu tip bireylerde yine bir sözlük kullanıcısının tespitiyle bu davranışlar gözlenmektedir:

Öyle bir beyanda bulunayım ki ortalığı karıştırayım, milleti sinirlendireyim. Mümkün olduğunca kendinden eminmiş gibi gözükeyim. Bonus olarak aslında kör cahilmiş gibi de davra­nabilirim. Bunları da gerçekten özenerek yapayım, ‘örnekler’ adı altında bir yığın istisnalar koyayım. Savlarım ve örneklerim tamamen yaptığım tümevarıma yardımcı olacak şekilde kulla­nılsın. Bazıları gaza gelsin, yanıt vermeye çalışsın, üstüne alın­sın. Hatta yazılan şey hakaret gibi algılasın, insanları düşman etsin. Doğrudan şahsaymış gibi algılansın. Ne kadar çok insanı kızdırır, insanları ne kadar ayrıştırırsam, o kadar başarılı olmuş olurum. Ne kadar çok insan işi gücü bırakır da bana yanıt verirse, insanları o kadar ümitsizliğe itmiş olurum, (https:// eksisozluk.com/entry/57293121, 28.12.2015 13:55 spincrus adlı kullanıcı, erişim 25.04.2016).

Siber zorba olarak nitelendirilebilecek bu narsist kullanıcılarda hak etme düşüncesi ve empati yoksunluğu görülmektedir. Bu da başta Masterson’dan naklettiğimiz üzere narisisistik kişilik bozukluğu olan bireylerin ortak tutumlarındandır.

1 Big Five: Kişilik kavramını 5 farklı boyuta indirgeyerek açıklayan, psikoloji biliminde bir model. Bu model, insanların kişiliklerini belirleyen karakteristik özellikleri 5 ana grupta toplamaktadır. Bu beş gurup: dışa dönüklük, duygusal denge, anlaşılabilirlik, deneyime açıklık ve insaflılık.

* Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Yüksek Lisans

Hece Dergisi – Dijital Kültür Özel Sayısı,syf:400-410

Dipnotlar:

Ali Çavuşoğlu, Esra (2014) “Narsisizm Kültüründe Narkissos Olabilmek”, (Erişim: 9.3.2016:22.47http://www.galerist.com.tr/wp-content/uploads/downloads/2015 /03/RASIM _AKSAN1.pdf)

Ancak, O.t. (2011) “Siber Zorbalık: Gençlerimizi Bekleyen Yeni Tehlike”, Kariyer Penceresi, 2/6, s.10-12.

Atabek, Ümit (2001) İletişim ve Teknoloji, İstanbul: Seçkin Yayınlan.

Batmaz, Veysel (2006) Medya Popüler Kültürü Gizler, İstanbul: Karakutu Yayınlan.

Binark, Mutlu – Mine Gencel Bek (2010) Eleştirel Medya Okuryazarlığı, İstanbul: Kalkedon Yayınlan.

Binark, Mutlu (2014) Yeni Medya Çalışmalarında Araştırma Yöntemleri, İstanbul: Ayrıntı Yayınlan.

Buffardı, L. E., – W. K. Campbell (2008). “Narcissism and Social Networking Web Sites”, Personality and Social Psychology Bulletin, S.34, s.1303-1314.

Kayaoğlu, Ersel (2009) Edebiyat Biliminde Yeni Bir Yaklaşım Metinlerarasılık, İstanbul: Selenge Yayınlan.

Karaaziz, Meryem, İrem Erdem Atak (2013) “Narsisizm ve Narsisizmle İlgili Araştırmalar Üzerine Bir Gözden Geçirme”, Nesne Dergisi, s.44-59.

Konca, Fikret (2013) “Ağ Toplumu ve Dijital Varoluş”, Tepebaşı Rehberlik ve Araştırma Merkezi Dergisi, Ekim, s.4-5.

Köroğlu, E. (1994) Tanı Ölçütleri Başvuru Kitabı, çev. E. Köroğlu, Amerikan Psikiyatri Birliği, VVashington D.C.

Masterson, Janmes F. (2012) Kendiliğin Doğuşu “Gizli Narsisistik Kendilik Bozukluğunun Tedavisinde Gelişmeler, Kendilik ve Nesne İlişkiler, Yaklaşımı”, çev. Meltem Kamer Helvacıoğlu- Gülünay Akçalı, İstanbul: Psikoterapi Enstitüsü Yayınlan.

Oğuzhan, Özlem (2015) İletişimde ve Sosyal Medya’da Etkileşim, İstanbul: Kalkedon Yayınlan.

Ong, Walter J. (2010) Sözlü ve Yazılı Kültür, İstanbul: Metis Yayınlan.

Pala, İskender (2010) Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü, İstanbul: Kapı Yayınlan.

Wıckel,Taylor M. (2015) “Narcissism and Social Networking Sites: The Act of Taking Selfies”, The Elon Journal of Undergraduate Research in Communications, Vol. 6, No. 1 Spring, 5-12.

Muhammed Ali

Son Yazılar

Bedenin Rüyası

Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…

3 gün önce

Orada Kimse Var Mı?

El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…

3 gün önce

İnkarın Dünya ve Ahiretteki Sonuçları

Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…

2 hafta önce

Gözyaşlarındaki Tuz Kokusu

Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…

2 hafta önce

Nereye ve Kime Çağrı?

Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…

2 hafta önce

Gazze Aynasında İnsanlığın Geleceği ve İslam Ümmetinin Mükellefiyeti

  İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…

1 ay önce