Tanzimat intelijansiyası için Avrupalılaşmak diye bir mefhum yoktur. Sadece Batı’yı bazı sahalarda örnek alarak müesseselerimizi ıslâh etmek, kendi ahlâkî değerlerimize sımsıkı sarılmak söz konusudur. Tunuslu Hayreddin, Batı medeniyetinin ışığında kendi müesseselerimizi yeniden gözden geçirmenin lüzumuna inanır. Namık Kemal “Dünyada mevcut kanunların en mükemmeli” diye vasıflandırdığı şeriat ahkâmının sadık müdafîidir. Sadece bütün insanlık için faydalı ve bütün insanlığın ortak malı olan ilmî hakikatlerin benimsenmesine taraftardır. Diyebiliriz ki;
Tanzimat intelijansiyası temelden muhafazakârdır. Bir Ahmet Midhat, bir Namık Kemal, bir Tunuslu Hayreddin hastalığı teşhiste müttefiktirler: Atalet. Böyle olunca tedavi de tek kelimenin içindedir: sa’y (emek).
Bence tereddimizin mesulleri en vahim şartlar içinde milli hüviyetlerine, yani irfanlarına sadık kalmasını bilen o bir avuç, insan değildir.
Mustafa Armağan,Bulutları Delen Kartal(Cemil Meriç ile Konuşmalar)
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…
Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…
İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…