TABİAT’IN, içerdiği türleri ve bu türler içerisinde var-olan bireyleri korumasına karşın bir süreç halinde bulunmasına benzer biçimde, Hayat da temel yapılarını sürdürmesine karşın sürekli kendini ören bir örüntü halindedir. Bu nedenle, Hayat hem varlığı hem de idraki insan türüne bağlı olmakla birlikte, sanıldığının tersine, canlı, oluş içerisinde, bütüncül, her şeyin öteki her şeyle ilişkili bulunduğu bir küredir. Bu kürenin içerisinde yaşayan bireyler, bütüne bir şey kattıkları oranda, kendilerine de bir şey katılır; sayısız değişkenin belirlediği bir alan içerisinde, kişiliklerini kazanırlar.

İçerisinde yaşadıkları hayatın sahip bulunduğu hem eşyaya ilişkin davranışı hem de bilgiyi özümseyen kişilik sahibi bireyler, en sonunda, söz konusu sayısız değişkenin belirlediği iç-içe girmiş katmanlı düzenlerin ürünleri halini alırlar. Ancak belirli bir mekân ve zamanda dondurulan ve ideal-mutlak kabul edilen örüntünün ulaştığı bir sonuç, yani herhangi kayıtlı bir örgü, kişilerin hem Tabiat’taki hem de Hayat’taki eşyanın doğasına göre davranma ve bilme yetilerini köreltir. Kişi artık doğal olana, gerçekliğe göre değil örgünün belirlediği ilkelere, varsayılan gerçekliğe göre davranmaya ve bilmeye başlar.

İster Tabiat’a ister Hayat’a ilişkin olsun, hakikat’in belirli bir mekân ve zamandaki tezahürü olan mukayyet gerçeklik, dondurulup ideal-mutlak hâle getirildiğinde hem süreci hem de örüntü’yü ortadan kaldırır. Böyle bir donukluk içerisinde yaşayan bir kültür ve onun üyeleri hakikat’ten de dinamik gerçeklikten de uzak düşerler; giderek Tarih’ten kopar; zamanla salt geçmiş hâlini alırlar.

Sistem körlüğü denilebilecek bu hâl, doğal olanın görmezden gelinip doğal olana ilişkin belirli bir zaman ve mekândaki mukayyet varsayımların, kabullerin, o kültür içerisinde hem davranışı hem de bilgiyi belirlemesiyle başlar; mukayyet çözümleri kimlikleri haline getirmiş sistem mensupları ile bunu yanlış bulan ötekiler arasındaki çatışmalarla devam eder; en sonunda varolan kültürün başka kültürler karşısında ortadan kalkmasıyla sonuçlanır.

 

İhsan Fazlıoğlu,Kendini Aramak

Muhammed Ali

Son Yazılar

Freud’un Din Görüşlerinin Analizi ve Mantık Hataları

2.1.   "Din Nevrozdur.” İddiasının Eleştirel Analizi ve Mantık Hataları Freud “Din nevrozdur.” iddiasını temellendirmek için…

1 gün önce

Kur’an-ı Kerim’in Mikro Edebi Özellikleri

  İkinci Bölüm Kelime Tercihi ilk bölümde Klasik Arapçanın tek bir fikri bile ifade etmek…

2 gün önce

Bedenin Rüyası

Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…

1 hafta önce

Orada Kimse Var Mı?

El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…

1 hafta önce

İnkarın Dünya ve Ahiretteki Sonuçları

Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…

2 hafta önce

Gözyaşlarındaki Tuz Kokusu

Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…

3 hafta önce