Jean Baudrillard, teknolojik gelişmenin zihinsel algılama biçimine yapmış olduğu vurgulama süreçlerinden ilham alarak, “simülasyon” kavramını ortaya attı. Simülarklar, Baudrillard’a göre gerçeğin yerine teklif edilen, lâkin gerçeğin yerine geçtikten sonra gerçek mi sanal mı oldukları ayırt edilemeyen yapılardır. Simülarklar’ın kalkış noktası sanallık olduğu için kendi gerçeklik düzlemlerinin de teknolojik bir düzlem olması gerekmektedir. Çünkü asıl yanılgının, sanal düzlemin gerçeklikle girmiş olduğu ilişki biçiminin altında oluştuğunu gözlemekteyiz.
Bu durumda Baudrillard, Körfez Harbi’nin aslında gerçek bir harp olmadığını ileri sürmüştü. Evet evlerimizdeki televizyondan izlediğimiz harbin, ekran karşısındaki bizim için gerçekliği tartışılabilir bir algılama biçimine indirgendiğini bilmemize rağmen, harbin öbür yüzünde bunu çıplak gözlerle ve yakinen idrak edenler indinde hiç de böyle olmadığını biliyoruz. Evet Simülasyon, ama hangi düzlemde, diye sorası geliyor insanın. Mesela, acı simüle edilebilir mi? Mesela acının gerçeklikle sınanması sonucunda ortaya çıkan durumu bir tarafa bırakın, bir annenin kendi oğlunun televizyondaki ölümü, o anne için simüle edilebilinir bir şey midir? Dolayısıyla simülasyonun da kaçakları olduğunu idrak etmekte zorlanmıyoruz.
Kaynak:
Hece Dergisi-Postomodernizm Özel Sayısı
2.1. "Din Nevrozdur.” İddiasının Eleştirel Analizi ve Mantık Hataları Freud “Din nevrozdur.” iddiasını temellendirmek için…
İkinci Bölüm Kelime Tercihi ilk bölümde Klasik Arapçanın tek bir fikri bile ifade etmek…
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…