Şeytan diyor ki: Ben kalp (sahte) akçeye (para) mihengim (ölçü). Ezelde eşkıyâ ve günahkâr takdir olunanları yoldan çıkarır; iyilere ise yol gösteririm. Kestiğim yaş dallar değil, kuru budaklardır. Ben bazı hayvanın önüne et, bazısının önüne ot koyarım. Tâ ki hangi cinsten olduğu meydana çıksın. Eğer kemiğe giderse, bilirim ki, köpek tabiatlıdır. Ota giderse bilirim ki âhû (ceylân) huyludur. Ben aslında ot yiyeni et yiyici edemem. Ben, Hudâ değilim. Ben, rûhânî zevkle gıdalanmakta olan insanın önünden bu gıdayı çekip nefsânî bir lokma sürsem de, yaradılışında buna meyil yoksa onu zorla yediremem. Elimde, aldatmak ve yoldan çıkarmaktan bir şey yoktur.
Belki ben, iyiye de kötüye de aynayım. Eğer bir zenci, yüzünün siyahından gama düşüp aynayı kırsa bu kırılan ayna ona der ki: Günah bende mi? Sen bu suçu, benim yüzümü cilalayan ve pastan sıyırana sor. Ben ancak güzeli güzel, çirkini çirkin göstermek yolunda gammazım. Hepsi o kadar. Gerçi bu dünya satrancında yüz binlerce insanı yere sermişimdir; fakat onlar, suçu bende değil, kendilerinde arasınlar. Ben şahidim. Şahide doğru sözünden dolayı zindan ve hapis olur mu?
Kaynak:
Samiha Ayverdi,Yolcu Nereye Gidiyorsun? ,syf;382
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…
Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…
İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…