Emr âlemini, bir televizyon yayın merkezine benzetir, insan bedenini de televizyon alıcısı yerine koyarsak, ruh; stüdyodan yayılan TV dalğalarına benzer. Nasıl ki TV olayında bu dalgalar TV stüdyosunun bir parçası değilse ve ancak mönitöre yansıdığı zaman televizyon merkezindeki görüntüyü bize iletiyorsa ruhlar da Allah’ın bir parçası değildir. Ancak O’nun sıfatının bir tecellisidir. Böylece ruhun ilahi sıfatlardan bir tecelli olduğu, fakat Allah’ın hiç bir şekilde bir parçasını temsil etmediğini daha kolay kavrayabiliriz.
Ölüm olayı, bir tarz televizyon alıcısının Fişini çekme hadisesidir. Bu durumda bizim televizyonumuz sussa dahi, TV dalgaları sürekliliğini korumaktadır. Dolayısıyla bedenin Ölümüne rağmen ruhun devamlılığı aşikardır.
Onk. Dr. Halûk Nurbaki, Zafer, sayı: 182 sh. 15-16.1992
İkinci Bölüm Kelime Tercihi ilk bölümde Klasik Arapçanın tek bir fikri bile ifade etmek…
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…
Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…