Devri inceleyen kaynakların ittifakla zikrettiği üzere; “Milli Şeflik Faşist İtalya’nın Düşesini, Nasyonel Sosyalist Almanya’nın Fuhrer’inin İsmet İnönü’ye yamanmış biçimiydi”(1)

Bu idare biçimi “Faşizm ve Nasyonel Sosyalizmi hatırladı* bir totaliter idare (2) biçiminden başkası değildi. Böylece kurulan ya da uygulanmasına başlanılan devlet düzeni ile, bir partinin varlığına rağmen, tam bir partisiz Cumhuriyet devrine giriliyordu. Nitekim; İsmet Paşa Meclis’te yaptığı bir konuşmada bu durumu açıkça belirterek, ‘Cumhuriyet Halk Partisi bugün, artık hükümetten ayrı bir politik teşkilat olmaktan çıkmıştır/ diyecektir.

Hükümet programında ‘Şef’ deyimi o kadar çok ve o kadar sık kullanılmıştır ki, Partisiz Cumhuriyet diye tanımlamaya çalıştığımız bu dönem, halk dilinde (Milli Şef Devri) adını almıştı. Şeflik sisteminde devletin tüm güçleri Şefin elinde ve sahipliğinde olacağından ve bu güçler arasında askerî güç de bulunacağından devlet başkanlarının yani Şeflerin kesinlikle asker olması gerektiği gibi, cumhuriyet deyiminin anlamıyla bağdaşmayacak bir düşünce akımı da doğmaya başlamıştı.

Cumhuriyet rejimi adeta tanınmaz hale gelmişti. Halkın kendi kendini idare şekli olarak kurulacağı iddia edilen demokrasi ise akıbeti bilinmeyen bir maceraya doğru kaymaktaydı.

Bir Halk Partisi vardı ama teşkilatı valilerin ve kaymakamların eline teslim edilmiş, halk ile alakası kesilmiş, tamamiyle bürokratik bir şekil almıştı. İnönü’ye artık sadece Cumhur- reisi denilmiyor, Milli Şef adı takılmış bulunuyordu. “Şeflik rejimlerine mahsus her meseleyi Şef bilir anlayışı”(3) bütün rejimi tepeden tırnağa kuşatmıştı. “Milli Şef İsmet Paşa rejime kendi rengini vermekte gecikmemiş, kendisine yeni bir kadro teşkil etmeye girişmişti.”(4)………..

Milli Şeflik rejiminde Meclis ve hükümet hukuken vardı. Fakat politikayı bizzat ve doğrudan İnönü İdare ediyordu “Milli Şefin mahzurlu saydığı her şey Türkiye’de yasaktı(5)

Bakanlar Kurulu isimsiz bir karaltıdan ibaretti. Bakanların Ankara’dan İstanbul’a gidişleri dahi Şefin müsaadesine bağlıydı”(6)

Hüseyin Yürük,Türkiye Demokrasi TARİHİ

(1)-Çetin Yetkin,Serbest Fırka,syf;72

(2)-Necdet Ekinci,Çok Partili Hayata Geçişte Dış Etkenler,syf;128

(3)-Y.Kadri Karaosmanoğlu,Pol,t,kada 45 yıl,syf;165-188-190

(4)-İsmet Bozdağ,Demokrasi Şafağı,syf;237

(5)-Şükrü Karatepe,Tek Parti Devri,sy;48

(6)-Nimet Arzık,age,49

Muhammed Ali

Son Yazılar

Bedenin Rüyası

Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…

4 gün önce

Orada Kimse Var Mı?

El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…

4 gün önce

İnkarın Dünya ve Ahiretteki Sonuçları

Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…

2 hafta önce

Gözyaşlarındaki Tuz Kokusu

Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…

2 hafta önce

Nereye ve Kime Çağrı?

Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…

2 hafta önce

Gazze Aynasında İnsanlığın Geleceği ve İslam Ümmetinin Mükellefiyeti

  İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…

1 ay önce