Tanzimat’tan sonraki Osmanlı devlet teşkilât ve rejimini inceleyen bazı yazarlarımız, Osmanlı Devletinin siyasî yapısına Avrupalı bir yazarın Hristiyanlığa ve bir Avrupa devletine baktığı tarzda bakıp ona göre bir değerlendirme yapmaya çalışıyor. Bu bakışla farklar tespit edilebilir ama değerlendirme yapılamaz. Osmanlı devleti İslâmî esaslara dayanan bir devlet olduğu halde, devlet başkanının padişah sıfatıyla cismanî, halife sıfatıyla da ruhanî yetkiyi şahsında topladığı söyleniyor.

Halbuki İslâm düzeninde bu iki yetki birbirinden bağımsız değildir, bu iki yetki veya iktidar tek bir vücut halindedir. Osmanlı devletinde şeyhülislâmlık makamı da, devlet içinde ayrı bir dinî otoriteyi temsil etmez. Bu makam yapılan kanunların şeriata uygun olup olmadığını inceleyen bir danışma organından başka bir şey değildir (günümüzde, dar anlamda, bir tür anayasa mahkemesinin işlevi). Aksi halde, kendi başına kanun yapma yetkisini haiz olurdu ki, şeyhülislâmın böyle bir yetkisi yoktur.

Kaynak:

Rasim Özdenören-Kafa Karıştıran Kelimeler

Muhammed Ali

Son Yazılar

Bedenin Rüyası

Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…

4 gün önce

Orada Kimse Var Mı?

El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…

4 gün önce

İnkarın Dünya ve Ahiretteki Sonuçları

Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…

2 hafta önce

Gözyaşlarındaki Tuz Kokusu

Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…

2 hafta önce

Nereye ve Kime Çağrı?

Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…

2 hafta önce

Gazze Aynasında İnsanlığın Geleceği ve İslam Ümmetinin Mükellefiyeti

  İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…

1 ay önce