Müslüman Türkler yazıyı, eski İslâmî adiyle hat sanatını, Hüsn-ü Hattı, sevmişler ve koca imparatorluk devrinde isimsiz ferdinden, sultana kadar herkes güzel yazı yazmak için uğraşmıştır.
İslâmî yazı san’atının gelişmesinde hattatların örf ve ananelerine pek bağlı oluşlarının payı olduğunu selahiyet sahipleri kabul etmektedirler. Esasen Osmanlı devletinde bütün esnaf loncalarında geleneğe sıkı bir bağlılık vardı. Bu bağlılık çok faydalı olmuştur. Hattatlar reislerini sıkı bir düzene uyarak kendi aralarından seçerlerdi. Bu demokratik bir usuldü. Namzetler arasında sadrazamlar bile bulunsa, san’at endişesi daima galip gelir ve lâyık olanlar reis seçilirlerdi. Bir hattat ders aldığı hocasından icazet, yani müsaade almadan eserlerinin altına imza atamazdı, İmzalarının üstüne hocalarının isimlerini de eklemeyi ihmal etmezlerdi.
Kopru Dergisi
2.1. "Din Nevrozdur.” İddiasının Eleştirel Analizi ve Mantık Hataları Freud “Din nevrozdur.” iddiasını temellendirmek için…
İkinci Bölüm Kelime Tercihi ilk bölümde Klasik Arapçanın tek bir fikri bile ifade etmek…
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…