Olmak ya da olmamak… İşte asıl mesele bu. Neye ‘ol’ denilmiş ve ne olmuş? Neye ‘olma’ denilmiş ve ne olmamış? ‘Olmak’, senin tek başına yapabileceğin bir şey değil. Görmez misin nice yıldız sistemleri, galaksiler, samanyolları bir kara deliğin yutuvermesiyle kayboluyor. Milyarlarcası ak deliklerden tulü ediyor, doğuyor. Ne kadar büyük olsan da, ne kadar bilsen, ne kadar parlak, emsalsiz olsan da bu âlem devamlı fâni çarklarını belli bir nizam içerisinde çalıştırıyor, nice benlikleri hayallerden bile siliyor. Sen yok olmak için mi geldin? Yok olman için mi sana bu kadar özenildi?
Neticede yiyip içip, dünya üzerinde saltanatlar, binalar kurup ondan sonra da toprağa tıkılman için mi, yakılıp küllerin savrulsun diye mi bu âleme getirildin? Evvelini bilmezsen âhirini bilemezsin. Evvel ve âhirini bilemezsen, yani önceni ve sonranı anlayamazsan şu anı asla idrak edemezsin. Evvelin yok, âhirin yok, şu anın da heba olmakta… Hangi benlik, hangi varlıktan bahsedebilirsin?
Fatih Çıtlak, Aşkın Bir Noktası
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…
Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…
İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…