Gerçekte hiçbir Müslüman, niçin Müslüman olduğunu kolay kolay açıklayamaz. Bir Müslüman, kendisine yöneltilen böyle bir soru karşısında ilk elde bir bocalama geçirecektir. Aslında verilen cevap kendisinin nasıl Müslüman olduğu değil, Müslüman olduktan sonra İslâmî hükümlerde bulduğu hikmetlerin açıklaması niteliğinde olabilir. Bunun ise farklı bir husus olduğu açıktır. Bu niçin böyle oluyor? Çünkü Müslüman birtakım zihnî muhakeme safhalarından geçerek, birtakım sebepler bularak Müslüman olmuş değildir, iyice çözümlenirse, onun niçin Müslüman olduğuna dair sebepler bulması daha sonraki safhaya ait bir konu olarak ortaya çıkar. Yani kişi, ilkin Müslüman olmuştur. Daha sonra, İslâmî hikmetleri araştırmaya başlamıştır. Müslüman olmanın tamamlanması için bu ikinci safha, yani tahkiki imana sahip olmak mutlaka gerekmez.
İlk Müslümanlar, Hz. Peygamber’e sebep sormamışlardır. Onlarda hidayet vakası farklı yollardan tecelli etmekle birlikte gerçekte hiçbiri sebepler araştırarak İslâm’a gelmiş değildir. İslâm’dan önce Hanifler diye bilinen zümre mücerret hakikat araştırıcılarıydı. Onlar Allah’ın varlığına ve birliğine inanıyorlar, fakat hakikate ulaşmanın usulünü, yöntemini bilmiyorlardı. Hz. Ebu Zer Gıfarinin bize tevatüren ulaşan İslâm’dan önceki yaşayış ve inanış biçimi bu bakımdan ilginçtir. Onun Allah’a şöyle yalvardığı anlatılır: “Ya Rabbim, sana nasıl ibadet edileceğini bilmiyorum, bana ibadetin usulünü öğret.” Bilahare tebliğe muhatap olunca, Müslüman olmakta bir an bile tereddüt etmemiştir. Burada ilginç olan husus ilk Müslümanların, daha Müslüman olmadan önce, Müslüman olmaya hazır bir ruhî ortam içinde bulunmasıdır. Bu yüzden onlar Hz. Peygamber’e Allah’ın varlığını ve kendisinin resul olduğunu ispat etmesi sadedinde anlamsız sorular sormamışlar; kendilerine tebliğ eriştiği anda Müslüman olmuşlardır.
Kısaca, İslâm’ı diğer inanış sistemlerinden ayıran başlı ölçülerden biridir, onun bu husustaki usulü: Müslüman sebeplerden kalkarak İslâm’ı benimsemez, Müslüman olduktan sonra hikmetleri araştırır.
Kaynak:
Rasim Özdenören-Yeniden İnanmak
2.1. "Din Nevrozdur.” İddiasının Eleştirel Analizi ve Mantık Hataları Freud “Din nevrozdur.” iddiasını temellendirmek için…
İkinci Bölüm Kelime Tercihi ilk bölümde Klasik Arapçanın tek bir fikri bile ifade etmek…
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…