Simya konusunda modernlerin bilgisizliğine gelince, en azından astroloji konusundaki bilgisizlikleri kadar büyüktür. Gerçek simya aslında kozmoloji alanına ait bir bilimdi fakat aynı zamanda, «mikrokozmun «mikrokozm»a, (büyük evren’in küçük evren’e) benzerliği gereğince, beşeri alana da uygulanabiliyordu. Ayrıca simya, özellikle salt manevi alana geçişi sağlamak amacıyla kurulmuştu.
Bu geçiş simya öğretimlerine simgesel bir değer ve üstün bir anlam veriyordu ve onu «geleneksel bilimler»in en şümullü örneklerinden biri yapıyordu. Modern kimyanın doğmasına yol açan bu simya değildir ;simyayla onun hiçbir ilişkisi yoktur.
Aksine modern kimya simyanın bir bozuntusudur; kelimenin en kesin anlamıyla, onun bir sapmasıdır; belki de Ortaçağdan beri, simgelerin gerçek anlamını kavramaktan aciz, her şeyi harfi harfine alan ve bütün bunlarda sadece maddi işlemlerin söz konusu olduğunu sanarak, az çok düzensiz bir deneyciliğe girişen kimi insanların anlayışsızlığının yol açtığı bir sapmadır bu. Simyacıların alay yollu «körükçüler» ve«kömür kundakçıları» diye nitelendirdikleri bu kişiler bugünkü kimyacıların gerçek öncüleri, müjdecileri olmuşlardır« İşte modern bilim, eski bilimlerin kırıntıları yardımıyla ve eski bilimlerin reddedip cahillere ve «lâdinîler»eterkettiği malzemelerle bu şekilde kurulmuştur.
Bu arada belirtelim ki, simyanın sözde yenileyicileri, çağdaşlarımız arasında onlardan birkaçı bulunmaktadır, kendi paylarına aynı sapmayı sadece uzatmaktadırlar; ve az önce değindiğimiz astrologların araştırmaları eski astrolojiden ne kadar uzaksa, onların araştırmaları da geleneksel simyadan o kadar uzaktır. Bu nedenle, Batının «geleneksel bilimlerinin modernler için gerçekten kaybolduğunu ileri sürmeye hakkımız vardır.
Kaynak:
Rene Guenon-Modern Dünyanın Bunalımı
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…
Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…
İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…