Günümüzün en büyük davalarından biri kültür emperyalizmi. Mesela yanlış konmuş. Kültür beşeri bir değerdir. İstismar hedefi güden telkin ve propagandaların adı ideolojidir, kültür değil. Kültür deyince, azıcık batılılaşmış bir münevverin aklına -meselâ Şerif Mardin’in- Beethoven, Bach, Leonardo da Vinci, Shakespeare gelir. Ne kadar lüks, ne kadar ince bir silahtır bu. Beethoven’i tanıyacaksınız ve emperyalizme kurban olacaksınız! Kim kurban olacak adam? Beethoven’i 40 milyonda kaç kişi tanıyabilir, kaç kişi zevk alır Bach’tan?
Emperyalizmin bu kadar transandantal silahlara ihtiyacı yoktur. Atom bombasıyla serçe avı! Bu manevi taarruzun önüne geçilemez, ancak tesadüfi hisarlar kurulabilir. Bunlardan birinci dildir. Dil, yani tefekkür. Dil, yani iman. Dil, yani bizi biz yapan bütün değerler. Sonra mensubu olduğumuz medeniyetin tefekkür abideleri. Tefekkürde gümrük olamaz. Bir tesiri başka bir tesirle önleyebiliriz. Pencerelerimizi bir düşünceye açalım, ama vakur, dimdik. Bütün milli ve insani değerlerimizin idrakiyle mağrur. Bu yabancı misafirlere layık oldukları şekilde ve misafir olduklarını bilerek istikbal etmek şartıyla.
Mustafa Armağan – Bulutları Delen Kartal(Cemil Meriç ile Konuşmalar) syf;47
2.1. "Din Nevrozdur.” İddiasının Eleştirel Analizi ve Mantık Hataları Freud “Din nevrozdur.” iddiasını temellendirmek için…
İkinci Bölüm Kelime Tercihi ilk bölümde Klasik Arapçanın tek bir fikri bile ifade etmek…
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…