Yunus Emre’nin mısrası:”İlim kendin bilmektir.” “Kendini bilme”den maksat ne? Kendini bilmeyi,bir tabibin bilmesi anlamına çekersek,yani insanın anatomisini,fizyolojisini,bilmek anlamında kullanırsak,asıl önemli unsuru ihmal etmiş oluruz.Şüphesiz,tabibin bilgiside,hazım sahibi olanlar için faydalıdır.Ama “kendini bilme”den maksat,temelde,insanın “kul” olduğunu bilmesidir.Yoksa insanın vücudunda kaç kemik var,organları nelerden ibarettir ve bunların fonksiyonu nedir meselesi değil.Bütün bunlar,bilen kimseye faydalıdır.Yok eğer,ceset üzerindeki bilgi ,o bilgi sahibine insanın kul olduğunu unutturuyorsa,işte o bilgi o alimi bozucu bir amil oluyor demektir.
Kaldı ki,acaba hangi aklı başında bir tabib,ben insan vücudunu tümüyle tanıyorum diyebilir?
Her şeyiyle ortada olan insan vücudu hakkında tababetin bildiklerimi çok,bilmedikleri mi? Her bilinen ve öğrenilen yeni şey,yedeğinde ne kadar bilinmezide beraberinde getiriyor?Bu soruyu kavrayabilen kimsenin,aslında,ilmiyle mağrur olabilmesi,kibre düşebilmesi mümkün müdür?
Aslında ilim denilen vakıanın mücerret gayesi,insanın kendi nefsini beğenmekten alıkoyması,artı,ilimde derinleştikce, kendi hiçliğini,aczini daha derinden hissetmesine yol açmasıdır.
Kaynak:
Rasim Özdenören-Müslümanca Yaşamak
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…
Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…
İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…