Pek çok şair ve yazar, zamanımızı kaygı çağı veya belirsizlikler çağı’ olarak isimlendiriyor. Bu isimlendirmede örtük bir önkabul var: Biz geçmiş nesillere kıyasla daha incinebilir durumdayız. Psikolojik anlamda, kendimizi emniyette hissetmiyoruz. Endişeli, gergin, nevrotiğiz. Modern bilim ve teknoloji, insanın insana yabancılaşmasını, insanın evrene ve Allaha yabancılaşmasını tırmandırıyor. Modern politika, aidiyet ihtiyaçlarımıza cevap vermiyor. Kontrol edilemeyen her şey, bizim için risk oluşturuyor. İtimat duygusu zayıfladığı için sokaktaki yabancıyı hemen düşman hanesine yazıyoruz. Başımıza kötü bir şey gelecek beklentisiyle hayatı kendimize zindan ediyoruz. Demek istiyorum ki, kaygı, aslında yaşadığımız zamanın ruhunda var.
Geleceğin istikrarsız bir piyasa ekonomisi’ ve ilkesiz bir ‘laissez-faire ahlâkı ile biçimlendiği, bir günde binlerce insanın işsiz, evsiz ve barksız kalabildiği bir dünyada kaygı kaçınılmaz. Ailenin de eprimeye yüz tuttuğu, pek az insanın girdiği işten emekli olduğu, barbarın hiçbir mazeret aramaksızın kapımızın önüne kadar sokulduğu ve nihayet sığınacak liman bulmanın zorlaştığı bir dünyada, panik ve kaygı salgınlar halinde insan ruhunu dövüyor.
Yeryüzündeyiz ve bunun bir şifası yok.
Kaynak:
Kemal Sayar-Herşeyin Bir Anlamı Var
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…
Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…
İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…