Kader,ruhun huzurunu bulmasıdır. Gerçeğin olduğu gibi tanınmasıdır ka nunda kaderi okumak kabildir. Kadere tam imanı olmayan, kader sırrına kemâl halinde ermeyen insan, akan bir suya, hatta rüzgarla kımıldanan bir yaprağa bakarken onların dilini anlamaz, tabiatın tam sevgisine varamaz, varlığın sevgisinde selâmeti bulmaz. Onlar bedbaht ruhlardır. Eşyayı kader gözüyle görmeyenler varlığın sığındığı Allah’ı anlayamazlar. Kaderde Tanrı kuvvetini görmeyenler yıldızlan sabun köpüğünden yapılmış birer balon zanneden şaşkınlara benzerler. Kader, insanı ve eşyayı idare eden aynı cevherdir.Kader ile insan iradesinin çatışma halinde olduğunu söyleyenler, kanun ve hürriyetin çatıştığını zannedenler gibi gafildirler. İhyanın ve olayların olduklarından başka türlü de olabileceklerini düşünmek, varlıkla yokluğu bir tutmaktır.
Kader, Allah emridir. Kaderi tanımamak, Allah’ın kainata hakimeyetini tanımamaktır, insan hareketlerinden başka bütün kainatta tabiat kanunları halinde Allah’ın emrini tanıyıp da insan hareketlerinde onu inkâr etmek, insanın kibrinden başka bir şey olmayan şaşkınlığıdır. Dağların, tepelerin veya bir küçük yaprağın niçin başka türlü değil de böyle yapılmış olmasını hiçbir insanın esen saymıyoruz da kendi hareketlerimizin sahibi, hâkimi, yapıcısı ve değiştiricisi bizmişiz gibi düşünüyoruz. Bunun sebebi bir damladan çıkarak bir avuç toprağa kavuşan varlığımızın başka bir kudret tarafından sürüklenip götürüldüğünü düşünemeyen, buna tahammül edemeyen kibrimizin galebesidir. İnsan kibrin heykelidir. Aklını kullanan insan, kâinatın bir sahibi olduğuna inanabiliyor.
Kaynak:
Nurettin Topçu-Kültür ve Medeniyet
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…
Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…
İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…