İslam, gerçekçi bir dindir. Hümanistler, Hıristiyanlar ya da sosyalistlerin yaptığı gibi bir yandan savaşı, insanları öldürmeyi lanetleyip savaş olgusuna bütünüyle karşı çıkarken, öte yandan tarihin kaydettiği en acımasız savaşları sürdürmek gibi bir tenakuza düşmez. Savaşın, zulüm ve adaletsizlik sürdükçe kaçınılmaz ve hatta gerekli oluşunu kabullenirken, hayatın temelinin ise barış olduğunu ortaya koyar. Çünkü bizzat İslam kelimesi bile barış anlamına gelir.
O nedenle de savaş, kaçınılması gereken bir mecburiyet olarak ele alınmış, İslam’ın insanlara iletilmesi daha ziyade tebliğ ve davet yollarıyla sağlanmaya çalışılmıştır. Savaşa ilişkin getirilen sınırlamalarla da mümkün olduğu kadar savaşın alan ve muhatapları daraltılmıştır. Sözgelimi kadınlar, çocuklar ve din adamları, ya da daha geniş bir ifa deyle savaşa doğrudan katılmayan kişilere karşı saldırılar yasaklanmıştır.
Dolayısıyla bugün tüm batılı ve doğulu yönetimlerin çekinmek sizin başvurduktan kimyasal silahlar, atom bombası, biyolojik silahlar gibi kide imha silahlarının kullanımı, İslam’ın savaş mantığına uymamaktadır. Oysa bu tip yönetimlerin birçoğu teorik olarak savaşa karşı olmalarına rağmen, yine de bu silahları üretmekte, satmakta vc hiç çekinmeksizin kullanmaktadırlar. Bu ise en büyük iki yüzlülük ve yalancılık değil midir? Beri yandan savaş aleyhtarı olan gerek demokratik gerekse sosyalist batılı yönetimler, aynı zamanda dünyanın en büyük silah üreticileri ve satıcılarıdır. İnsanlarının refah düzeyi ürettikleri silahların satışına bağlı olan bu ülkeler, bu refahı sürdürebilmek için üçüncü dünya ülkelerinde savaş kışkırtıcılığı yapmakta, yapay sorunlar ortaya çıkarmakta ve hatta bizzat bu ülkelerde, salt silah tüketimini sürdürebilmek için gerekçesiz olarak savaşlar başlatmaktadırlar. Afganistan, Nikaragua, İran, Vietnam, Irak gibi ülkelerde çıkarılan savaşlar, bunun çok açık ve somut örnekleridir,
Ümit Aktaş-İnsan ve İslam
2.1. "Din Nevrozdur.” İddiasının Eleştirel Analizi ve Mantık Hataları Freud “Din nevrozdur.” iddiasını temellendirmek için…
İkinci Bölüm Kelime Tercihi ilk bölümde Klasik Arapçanın tek bir fikri bile ifade etmek…
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…