Anlaşılıyor ki,ne gecenin dingin örtücülüğü ve ne de gündüzün oyalayıcılığı Allah’ın mekrinden emin kılamıyor bizi, insâna düşen, uyku ile gecelerini kısaltmadan ,ve günahları ile de gündüzlerini karartmadan, kul olarak kendine düşen sorumluluklarını yerine getirmesi ve Yaratıcı Kudret ile kopan Tevhîd bağını yeniden kurması, Allah’ın rahmet ve şefkatine sığınmasıdır. “Duhâ/Aydınlık sabah”, insân hayatında az sayıdaki ve geniş aralıklı mutluluk dönemlerini sembolize etmektedir. Buna karşılık, “durgun ve karanlık gece”, yani kural olarak insânın bu dünyâdaki varoluşunu kuşatan üzüntü ve sıkıntı dönemleri, daha uzun bir zaman kesitini kapsamaktadır. Bunun anlamı ise şudur: Nasıl ki sabah geceyi izliyorsa, aynı kesinlikte Allah’ın rahmeti ve şefkati de, hem bu dünyâdaki hem de öteki dünyâdaki her türlü sıkıntıyı giderecektir. Çünkü Allâh “rahmeti ve şefkati Kendine ilke edinmiştir.”
Necmettin Şahinler,İpler Kopmadan
İkinci Bölüm Kelime Tercihi ilk bölümde Klasik Arapçanın tek bir fikri bile ifade etmek…
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…
Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…