Herkes kendi hayatı binasının mimarıdır. Faraza sen yaptığın bir yapıyı, fena malzeme kullanarak, çürük ve hesapsız yaparsan, yaptığın binâ yıkılır, neticede seni mes’ûl ederler. İnsanların buldukları ferah, keder, cennet, cehennem, iyilik ve fenalık da hayat binasını iyi veya fena kurmuş olduklarındandır. Erdiğimiz neticenin mesûliyeti başkalarının değil, kendimizindir.
Eğer biz vücûdumuz binasını çürük ahlâklar ve kötülüklerle yaparsak, günün birinde kendi kendine çöküverir. Nihâyet Cenâb-ı Hakkk’ın huzuruna çıkarılıp: Ben sana bu vücûdu emanet vermiştim.Onu niçin çürük ve kötü malzeme ile bina ettin?diye muhakeme edilir ve neticede mahkum oluruz.
Kenan Rıfai, Sohbetler, syf;426
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…
Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…
İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…