Hakîkat-i Muhammediyye anlayışının Hıristiyan mistisizminden alındığını iddia etmek ise doğrusu çok zorlama bir yaklaşımdır… Hakikatle bağdaşmayan bir tutumdur. Çünkü Hıristiyan mistisizmi Hz. Mesih üzerine yoğunlaşır. İslam’da ise tasavvufun etrafında döndüğü merkez ve mihver, Allah Gelle ve A’lâ’ya teveccühtür. Evet Rasûlullâh (s.a.v)’in büyük, şerefli ve kâmil bir makamı vardır ancak 0 (s.a.v), merkez ya da mihver değildir. Şia’dan bir kesimin ve bazı sûfılerin Hakikat-i Muhammediyye’den bahsettikleri doğru olmakla birlikte bize düşen Hakikat-ı Muhammediyye anlayışına, Hıristiyan mistisizminin dışında bir kaynak aramaktır. Çünkü Hıristiyan mis*tisizmi ile tasavvuftaki bu tür nazariyelerin kaynağı arasında ilişki kurulamaz. Umarım söylediklerim sorunuza cevap teşkil etmiştir.
Rihle Dergisi,Tasavvuf Sayısı
2.1. "Din Nevrozdur.” İddiasının Eleştirel Analizi ve Mantık Hataları Freud “Din nevrozdur.” iddiasını temellendirmek için…
İkinci Bölüm Kelime Tercihi ilk bölümde Klasik Arapçanın tek bir fikri bile ifade etmek…
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…