Türkçe, İslâmî dönemde Arapça ve Farsça ile olan yakın teması sonucu söz konusu dillerden istifade ederek Osmanlıca denen bir ilim ve kültür dili doğurmuştur. Doğu’dan olduğu gibi Batı dillerinden de istifadesi olan Türkçe, 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başında tüm aşırı tasarruflardan kurtularak, mükemmel şeklini bulmuştur. Ancak II. Meşrutiyet yıllarından itibaren dilde tasfiyeciliği teklif eden bir grup sözde aydının gayretiyle, Türkçe zamanla kısır, güdük bir dil haline getirilmiştir.
Cumhuriyet dönemi ile beraber resmileşen söz konusu tavırdan dolayı yeni nesiller geçmişi okuyamaz, anlayamaz hale getirilmiş, geçmişin dile dayalı kültürel değerleri böylelikle unutulmaya terkedilmiştir.
Hüseyin Çelik – Türkiye’de Değişim, Demokrasi ve Aydınlar
2.1. "Din Nevrozdur.” İddiasının Eleştirel Analizi ve Mantık Hataları Freud “Din nevrozdur.” iddiasını temellendirmek için…
İkinci Bölüm Kelime Tercihi ilk bölümde Klasik Arapçanın tek bir fikri bile ifade etmek…
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…