İki kelime arasındaki fark, nesiller boyu ot…urulmuş aileye iyi kötü günlerde ocak barınak olmuş bir ev ve yurtla yuvayla ilgisi ilişiği olmayan soğuk, kişiliksiz fabrika mekânı gibidir. Dile yeni sözler tabîî ki girip yerleşecek. Sözgelişi elli, altmış yıl önce bilgisayarmı vardı? Bu ihtiyâç çok yerinde bir sözle dolduruldu. Geçmişte olmayıp da ortaya çıkan yeni bir araç için söz elbette türetilir. Ancak, bazı türetmelerimizin yanlış olduğu da aşikârdır. Konunun dışında kaldığından, bunlardan bahsetmeği başka zamana bırakıp varolan kelimeler neden değiştiriliyor sorusuna dönelim. Sözgelişi ‘cevher’e niye ‘töz’ deniliyor? Cevher, felsefe dışında, gündelik hayata da girmiş, herkesin anlamını bilip bin yıldır kullandığı bir sözdür.
Meselâ cevher kelimesini, “bu çocukta cevher var” gibi, çeşitli anlamda, konuda kullanıyoruz. Cevher kelimesi ile töz kelimesi ayn nesneler için kul-lanılabilir. Bilimde, özellikte de kimyada ‘töz’ kelimesi kullanılabilir. ‘Cevher’ bahusus metafizik alan için söz konusudur. Bu deyimler, bilim ile metafizik anlayışımıza büyük zenginlik katabilir. Başka dillerde olmayan bir aydınlıktır. Kafaların aydınlanması dille başlar. Düşünmekçin akıl şart. Ama mesele aklı konuşturmak değil. Sorun, İslâmî başıyla, kılıyla, kılçığıyla, elbette dilde ifâdesini bulan maşerî şuuru- muzdan söküp atmak. İngiliz-Yahudî imperyalist medeniyetinin ‘iyi saatte olsunlar’ böyle buyuruyorlar da ondan.
Osmanlıca kelimeler, Türkçe değil, bu nedenle dilden atılmalı diyorlar. Öte yandan rağbet ettiğimiz, tapındığımız, secde ettiğimiz yeni medeniyetin Türkçe olmayan sözlerini alıyorsunuz. Bu çelişki değil de ne? Sorun, çözüm bulmanın, istenmemesinden doğuyor. Türkiyede öğretim kurumları, yetişen neslin düşünmemesini sağlamak üzre inşâa edilmişler. Ezberciliğin önüne geçmek, düşünen insan yetiştirmekten bahsediyorlar. Ezber bozan akıllı nerede? Bulsak da onu başımıza tâç diye geçirsek. Talep, düşünen değil; düşünmeyen İnsan. Bu yüzden felsefe geleneği hiçbir zaman oluşmayacak.
Teoman Durali,Sorun Çağının Anatomisi
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…
Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…
İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…