Kategoriler: Genel

Deneysel Bilim

En sinsi ve yıkıcı yanılgılardan birisi de ”derinlik psikolojisinin” ya da bir başka deyişle ”psiko-analiz”in manevi hayatla en küçük bağlantısı olduğu inancıdır;çünkü bu öğretiler aşağı unsurları yukarı unsurlarla karıştırmak süretiyle manevî hayatı sürekli tahrif eder. Gele­neğin taşıdığı değerleri bilimsel olarak kontrol edilebilir sayıları olgu­lar seviyesine indirgemeye dönük bütün bu girişimlerle ilgili olarak ne kadar uyanık ve temkinli olsak azdır. Ruh mutlak şekilde, kutsal olma­yan bilim tarafından kavranamaz. Kişinin reddetmesi gereken şey de­neysel bilimin müsbet sonuçları değildir ve bu sonuçların gerçekten de kesin manada müsbet olduğu düşünülmelidir; buna karşılık reddedil­mesi gereken şey bilimin mümkün olan her şeyi, hakikatin ve gerçeğin bütününü kapsadığına ilişkin saçma iddiasıdır. Bütün/Küll’e ilişkin bu yarı dinî iddia, ayrıca, hareket noktasının yanlışlığını da ispatlar. Bili­min hareket ettiği çok sınırlı alan dikkate alınacak olursa, en azından öteye ve Mutlak’a dönük sözde bilimsel inkârları temellendirecek ve haklı çıkaracak hiçbir şeyin olmadığı söylenebilir.

Dinin yahut geleneksel hikmetin alanı ile deneysel bilimin alanını ayırmak zorunlu ise, sezgici olan akıl (intellect) ile bahsî/diskursif olan mantığı (reason) da ayırt etmek zorunludur. Mantık sınırlı bir mele­kedir, oysa akıl Evrensel ve İlâhî olana açılır. Metafizik hikmetle ilgili olarak, mantık aydınlatıcı/bilgi sağlayıcı değil, cedelci bir fayda sağlar. Mantık, hayâlden daha öteye ve uzağa erişebilirken sûretler âleminin ötesinde olanı somut bir şekilde kavramaktan acizdir. Bütün mantık sü­reçleri, iş varlığımızın ve ruhumuzun köklerini ele almaya gelince ken­dini cehalete mahkûm eder.

Hepimiz biliyoruz ki modern insan tarafından hissedilen eşyayı sebeplilik terimleri ile açıklama ihtiyacı kadîm mitolojiler karşısında tatminsiz kalmaya meyillidir. Ancak gerçek şu ki mitolojik düzeni zo­runlu biçimde keyfî olan ve her çeşit önyargılarla temellendirilen akıl yürütmeler yardımıyla açıklama girişimleri her hâlükârda başarısız ol­maya mahkûmdur. Sembolizmler gerçek anlamlarını manevî tefek­kür kabiliyetine sahip aklın ışığında açığa vururlar. Bu aklı da temsilî olarak beyin değil,kalp simgeler.Saf akıl -yahut sezgi veya düşünce ötesi akıl-akletme ile vahiy arasındaki tamamlayıcı ve dolayısıyla zorunlu ilişki sebebiyle,ancak geleneksel bir ortadoksi çerçevesinde gelişip serpilir.

Geleneğe İhanet – Harry Oldmeadow (insan yay.)

Muhammed Ali

Son Yazılar

Bedenin Rüyası

Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…

3 gün önce

Orada Kimse Var Mı?

El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…

3 gün önce

İnkarın Dünya ve Ahiretteki Sonuçları

Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…

2 hafta önce

Gözyaşlarındaki Tuz Kokusu

Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…

2 hafta önce

Nereye ve Kime Çağrı?

Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…

2 hafta önce

Gazze Aynasında İnsanlığın Geleceği ve İslam Ümmetinin Mükellefiyeti

  İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…

1 ay önce