Peygamberlerin bağırmaktan sesleri tükendi; sesleri taşa tesir etti de gene gafillere tesir etmedi; öylesine bağrıştan haberleri bile olmadı.
Sel gibi bağırış, onlara serap göründü; çünkü hepsi de uykuya dalmış-gitmişti:
Erenler feryâd edip dururlar; uyuyanları Allah’a çağırırlar.
Ama onlardan hiç kimse uyanmaz da uyanmaz; âh aman şu aman bitmeyen ağır uykudan, Yârabbi, bu zan, ne biçim bir uykudan meydana geliyor ki hiç kimse bu uykudan uyanmıyor.
Bütün bu naralar, bu sesler, bu kükreyişler, hiçbir kulağa tesir etmiyor.
Ömürleri sona erdi de o soluk, bir solukcağız olsun onlara tesir etmedi – gitti.
Ölüye bile hayat veren o soluktan canları, hiç mi, hiç kurtuluşa ermedi.
Hz.Mevlana, Mesnevi 1976-1984.
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…
Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…
İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…