Batı’nın başarı formülleri üzerine pek çok fikir insanı, düşünce beyan etmişti. Necip Fazıl’a göre Batı’nın dayandığı düşünce formülü şuydu:

Yunan+Roma+Hristiyanlık=Batı Medeniyeti.” Necip Fazıl’a göre Batı, ruhunu tamamen kaybetmiş ve kuru bir akla teslim olmuştur: “Batıyı Doğuyla beraberce, lif lif, en mahrem köklerine kadar muhasebe etmiş bir idrakin varacağı hüküm, Batının, geniş madde planıyla baştan başa ve sıkı sıkıya temas halinde bir kum akıl harikasından ibaret olduğudur. Batı, bir kuru akıldır ve Allah, kuru akla ne kadar hak ve imtiyaz vermişse hepsine malik; ve kuru aklı nelerden mahrum etmişse hepsinden yoksundur.”

Necip Fazıl, Doğu ile Batı arasındaki iki temel çelişkiye, farka da değinmiştir: “Batı tefekkürü, maddeye aksetmiş akılla harikalar doğurduğu, aynı akılla da aklı kıracak kadar ileri gittiği halde ruh feyzine, yani nura çıkamayan, eşya ve hadiselere insan ruhunda tahakküm ölçüsünü kuramayan, neticede ruhu öksüz bırakan ve bu eksiğini daima hissedip keşiflerinin oyuncaklarıyla teselliye ereme- yen…(dir), (yani) içinde sultanı olmayan saray… iki dünya arasında problem şudur: Birinin eksiği öbüründe gizli iki dünya, Doğu ve Batı. Batı’nın kolay taklit edilir zaferi, madde nakışlarında ve süsünde; doğunun müdafaasızlığı da maddi sefaletinde ve madde çelmesiyle düşürülmüş olmak fecaatinde.”

Anlaşılan şudur: Batı’nın ruhu bir zamanlar Hıristiyanlık idi ama bu ruh, Batı’yı tamamen esir almış, bir milim kımıldamasına, yeni iklimlere kanat açmasına, gelişip neşvünema bulmasına asla fırsat vermemiş, aksine hep ayak bağı olmuştur. Batı, aydınlanma çağıyla beraber, Hıristiyan ruhundan sıyrılmış ve hatta onu tamamen inkâr etmiş, onu yeni ufuklara uçuracak ruhu Eski Yunan ve Roma mitlerinden devşirmiş, maddenin içine nüfuz edecek kadar muhteşem bir ilerleme kaydetmiş ve fakat bu sefer de kuru aklın esiri olarak, ruhunu tamamen kaybetmiş ve maddenin esiri olmuş, tamamen ruhsuz, maneviyatsız, acımasız bir makineye dönüşmüştür. Anlaşılan her iki ruh evresi de Batı için uzun vadede bir felaket habercisidir.

Hece Dergisi, Batı Medeniyeti Özel Sayısı

Muhammed Ali

Son Yazılar

Bedenin Rüyası

Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…

3 gün önce

Orada Kimse Var Mı?

El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…

3 gün önce

İnkarın Dünya ve Ahiretteki Sonuçları

Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…

2 hafta önce

Gözyaşlarındaki Tuz Kokusu

Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…

2 hafta önce

Nereye ve Kime Çağrı?

Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…

2 hafta önce

Gazze Aynasında İnsanlığın Geleceği ve İslam Ümmetinin Mükellefiyeti

  İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…

1 ay önce