Batının Osmanlı Devletine Kabul Ettirmeye Çalıştığı Eşitlik Düşüncesi

Batının Osmanlı Devletine kabul ettirmeye çalıştığı Eşitlik düşüncesinin altında yatan niyetin şunlar olduğu edebiliriz:

1-Osmanlı’nın İslâmî toplum düzeninde Müslümanlarla Gayrimüslimler arasında bir eşitliğin sağlanmasını istersek, gerçekte, Müslümanlara gayrimüslimlerin- «statüsünü kabul ettirmek demektir. Bunun aksini düşünmek mantığa ters düşer. Çünkü gayrimüslim, gayrımuslim olarak kaldığı sürece ona İslam’ın münhasıran Müslümanlar için öngördüğü hukukî statüyü uygulamak mümkün olmayacaktır. Böyle bir uygulamaya girişmek gayrimüslim yurttaşın vicdanına baskı yapmak anlamına gelecektir. Esasen, Batının istediği de bu değildir. Öyleyse, Batı, Müslümanların her türlü değer yargısını Batı Hıristiyan toplumlarının değer yargısına göre değiştirmek istemektedir. Böylece, İslam toplumu, ekonomik düzeni de dâhil olmak üzere bütün toplum yapısını Batı toplumunun esaslarına göre ayarlamış olacaktır. Yani eşitliğe esas alınacak sistem İslam degil, Hıristiyanlık olacaktır. Bunun doğal sonucu, Muslümanlar, Batının tüketim ekonomisi sürecine girecektir. Dolayısıyla Batı, kendi üretimine uygun geniş bir pazar imkânı elde edecektir (ekonomik sebep.)

2. Müslümanlarla gayrimüslimler arasında eşitlik olmasını istemek, azınlıklara farklı muamele görüyorlarmış gibi bir izlenim verecektir. Böyle bir bilinçle hareket eden azınlıklar, neticede Osmanlı’ya karşı ayrı baş çekme düşüncesine (milliyetçilik) yönelecektir. Dolayasıyla eşitlik fikrinin sürekli olarak işlenmesi, Devleti parçalanmasına müncer olacaktır (siyasal sebep).

3. Yeryüzündeki İslam devletinin tek temsilcisi du-rumunda olan Osmanlı Devletini yıkmak suretiyle, İslam uygarlığına darbe indirilmiş olacaktır (uygarlıklar arasındaki kavganın uzun vadede görünüşü).

Osmanlı devleti, zaman içinde gerçekleşecek bu so-nuçların hiç birinin farkında değildir henüz. Anlaşıldığı kadarıyla, Osmanlı devleti, Batının bu isteklerini defi belâ kabilinden kabul ediyordu. Üstelik Batının bu tekliflerini kabul etmeye hazır gönüllü bir aydın takım yetişmişti.

Batı, gerçekte, sosyal ve hukukî kurumlan değiştir-mekle, İslâmî düzeni, şahdamarından boğmuş oluyordu. Çünkü İslam düzeninde hukukî kurumlar, Marx’ın ileri sürdüğü gibi, üst yapıdan ibaret değildir. Yani bu kurumlar İktisadî olgunun isterlerine göre teşekkül et-memişlerdir. İslam toplumunda, İktisadî olgu da dâhil, bütün toplumsal olgular, hukuk kurumlarıyla teşekkül etmiş, var olmuş, anlam kazanmışlardır.

Dolayısıyla hukukî kurumların değiştirilmesi İslam toplumu için bütün bir sistemin, anlayışın, toplumsal yapının değiştirilmesi demektir.

Meseleyi, İslâmî esaslara göre kavrayıp değerlendi-rebilecek bir müdir fikir zuhur etmeyecek miydi? Os-manlı Devleti bu., bir silkiniş, bir kendine dönüş hare-keti her an beklenebilirdi. Görelim.

Kaynak:

Rasim Özdenören-İki Dünya

Muhammed Ali

Son Yazılar

Freud’un Din Görüşlerinin Analizi ve Mantık Hataları

2.1.   "Din Nevrozdur.” İddiasının Eleştirel Analizi ve Mantık Hataları Freud “Din nevrozdur.” iddiasını temellendirmek için…

3 gün önce

Kur’an-ı Kerim’in Mikro Edebi Özellikleri

  İkinci Bölüm Kelime Tercihi ilk bölümde Klasik Arapçanın tek bir fikri bile ifade etmek…

4 gün önce

Bedenin Rüyası

Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…

1 hafta önce

Orada Kimse Var Mı?

El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…

1 hafta önce

İnkarın Dünya ve Ahiretteki Sonuçları

Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…

2 hafta önce

Gözyaşlarındaki Tuz Kokusu

Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…

3 hafta önce