Evet kör, asıl kör gözü görmeyen değil, ruh gözü, gönül gözü görmeyen, kör olandır. Çünkü : gözün kusurunu giderici veya gözsüzlüğün azabını azaltıcı çareler bulunabilir. Fakat ruh gözü, gönül gözü kapalı olanı Alah’tan başka kim hakikatlara aşina yapabilir? Bu insanlar, Kur’ân-ı Kerimde kalbleri mühürlü olmakla vasıflandırılıyorlar. Bu öyle bir mühürdür ki, mühürleyenden başkası açamaz onu. Hakikatle aralarına perde çekilmiştir bunların.
Bazı çağlarda insanlık da bu ruh sağın, ruh körü, ruh meflucu durumuna düşmektedir. Nuh Peygamberin, Salih, Hûd, Lût, Yunus peygamberin gönderildiği kavimler bu durumdaydı. Körleşmişlerdi, ruhları kararmıştı. Zekeriya Peygamberi, hakikat sistemini unutturmamaya, Yahya Peygamberi de diriltmeye çalıştığı için öldürdüler. Bu toplumlar ruhça tam donmuş, ölü hale gelmiş toplumlardı. Bu yüzden kendilerine hakikati söylemekten başka bir şey yapmayan ve böylece de kurtuluşlarına yardım eden yol göstericileri öldürmekle karşıladılar!
İşte böylesine körleşmiş ve sağırlaşmış, gerçeklere ruhunun kulaklarını tıkamış ve kapamış toplumlara ilâhı ceza gelmekte ve onlar tabiat aracılığıyla korkunç bir şekilde cezalandırılmaktadır. Belki de tabiatın aracılığı bile görünüşten ibarettir. Ses şeklinde, rüzgâr şeklinde, ateş ve deprem şeklinde, yükselen su şeklinde görünen ceza, belki de keyfiyetini bilemiyeceğimiz bir mahiyet taşıyor. Görünüşler böyle, ama gerçeklerini ancak Allah bilir. Nitekim Kur’ân-ı Kerimde, yine bir takım kavimlerin meshe uğratıldıkları, yani maymun şekline dönüştürüldükleri bildirilmektedir. Biz dahi ruhça ; maymun şekline dönüştüğünü müşahede ediyoruz bir takım inançtan,ruh erdemlerinden yoksun kişilerin.Bu ruh meshi karşısında fiziki mesh ikinci planda kalır.
Sezai Karakoç,Sur Yazıları (3)
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…
Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…
İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…