Kalb birden fazla bir şeyle muhabbet bağı kuramaz. Bu, bir şeyle kurduğu mahabbet bağı zail olmadıkça, bir başkası ile mahabbet bağı kuramaz. Arzularının çokluğundan, birçok şeylere karşı kurduğu mahabbet bağından ötürü görülen durumuna gelince..
Meselâ: Mal, evlâd baş olmak, övülmek, halk arasında yükseklik durumları gibi.. İşbu durumlarda dahi, yine onun sevmiş olduğu bir tanedir; ki o: Nefsidir. Bütün o sevmiş göründüğü şeyler, nefsine ait mahabbetin parçalarîdir. Zira, bu şeylerle murad ettiği ancak kendi nefsidir; onların kendileri değildir. Bunun için, nefsine olan mahabbeti. zail olup gittiği zaman, tebaiyet dolayısı ile: onlara karşı beslediği mahabbet bağı da zail olup gider. İşbu mana icabı olarak şöyle demişlerdir:
Kulla Rabbı arasındaki perde, kulun nefsidir; bu âlem değildir.
Çünkü: Bu âlem, kendi zatında, kul için murad olan bir şey değildir ki, kula hicab olsun. Kul için, murad olan ancak kendi nefsidir. Bunun için, hiç şüphesiz, hicab olan kulun kendisidir; başkası değil..
Anlatılan mana icabı olarak; kul, kendi nefsinin muradından temizlenmedikçe, Yüce Rabb kendisi için murad olamaz; kalbe dahi, o Yüce Sübhan zatın muhabbeti giremez. Bu Yüce Sübhan zatın mahabbeti, öyle bir büyük devlettir ki, mutlak fena halinin tahakkukundan sonra olur. Bu fena hali dahi, zatî tecelliye bağlı bir durumdur. Şu mana açıktır: Şayet, tam manası ile, karanlık kalkmış ise.bu: Güneşin tam manası ile doğuşundan başka bir şekilde tasavvur edilemez.
Mektubat-ı Rabbani, İmam Rabbani, 24.Mektup’tan
2.1. "Din Nevrozdur.” İddiasının Eleştirel Analizi ve Mantık Hataları Freud “Din nevrozdur.” iddiasını temellendirmek için…
İkinci Bölüm Kelime Tercihi ilk bölümde Klasik Arapçanın tek bir fikri bile ifade etmek…
Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…
El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…
Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…
Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…