Kategoriler: Kıssa-Menkıbe-Hikaye

Allah İçin Sevmek Böyle Olur

Halife Muvaffak zamanında bazı fitneciler sûfîleri halifeye şikâyet edip, haklarında iftira ettiler. Olay; hicrî 262, mîlâdî 875’de meydana geldi.

Sûfileri zındıklıkla ithâm eden, Hanbeli mezhebi fakih- lerinden “Gulam-ı Halil” isimli bir zattı. Bu adam,

Halife Mu­vaffak ve annesi yanında sûfilerin bazı görüşlerini şiddetli tenkit edip onları zındık olmakla suçladı. Onların Allah Te- âlâ’ya âşık olmaktan bahsettiklerini söyleyerek, bunun ol­mayacağını, sûfilerin yanlış yolda ve itikatta olduğunu ileri sürdü. Fakat sonuçta iftirası ve yanlışı ortaya çıktı

Halife, bahsedilen sûfilerin yakalanıp cezalandırılması­nı emretti. Cüneyd-i Bağdâdî, kendisini fıkıh ilmiyle meşgul birisi göstererek kurtuldu. eş-Şehham, er-Rakkam ve Ebû Hüseyin Nuri yakalanıp nezarete alındılar. Boyunları vurulmak üzere hazırlık yapılınca, Nuri (k.s) öne atıldı. Cellat kendisine,

“Niçin acele ediyorsun?” diye sorunca,

“Kardeşlerimin bir saat fazla yaşamaları için ölüme kendimi tercih ediyorum, önce beni öldür!” dedi.

Cellat hayret içinde kaldı, elini geri çekti. Hâdise hali­feye haber verildi. Halife sûfîlerin hâlini incelemek üzere, Kâdı’l-Kudât İsmail b. İshak’a haber gönderdi.

Kâdı, Ebû Hüseyin Nurî ile biraz konuştu. Ona bazı so­rular sordu. Nûri (k.s), başını önce sağ tarafına eğdi, son­ra sol tarafına çevirdi. Sonra önüne eğdi. Sonra kâdıyı hay­rette bırakan cevaplar verdi. Peşinden şöyle dedi:

“Allah’ın öyle kulları vardır ki onlar Allah ile kalkarlar, Allah ile yürürler, Allah ile konuşurlar, Allah ile yaşarlar, Al­lah ile ölürler; her işlerinde Allah’a müracaat eder, O’na gü­venirler. O’nun kendilerine güzel nazarı ile kötülüklerden korunurlar.”

Ebû Hüseyin Nûrî’nin (k.s) verdiği cevapları ve bu söz­lerini işiten kâdı ağladı ve halife’nin huzuruna çıkarak,

“Eğer bu topluluk zındık ise, yeryüzünde hiçbir müslü- man yoktur!” dedi. Halife de onları serbest bıraktı.

Kâdı, Nûrî Hz.lerine başını sağa, sola ve öne eğmesi­nin sebebini sordu. Nûrî (k.s) şu cevabı verdi:

“Bana sorduğun soruların cevabını önce sağımdaki meleğe sordum, o, ‘Bilmiyorum’ dedi. Solumdaki meleğe sordum; o da bilmediğini söyledi. Sonra kalbime sordum;

Kalbim cevapları Rabbimden alarak bana bildirdi, ben de sana söyledim.

Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, 10/250-251, Hatib, Târih, 5/130135; Arûsî, Netâicû’l-Efkar, 1/228; S. Ateş, İslam Tasavvufu, s. 83

 

Dilaver Selvi,Ateşin Yakamadığı Aşık

Muhammed Ali

Paylaş
Paylaşan
Muhammed Ali

Son Yazılar

Bedenin Rüyası

Rüyalarla aynı kumaştan yapılmayız, bir uykuyla çevrelenmiş küçük hayatlarımız. Shakespeare, Fırtına Suya düştün, sırılsıklam oldun.…

5 gün önce

Orada Kimse Var Mı?

El-amâ, büyük sis. Tirmizî’de Resûle “Allah evrenin yaratılışından önce neredeydi?” sorusunun sorulduğu hadis-i şerif vardır.…

5 gün önce

İnkarın Dünya ve Ahiretteki Sonuçları

Her ferdin ve toplumun gerçekleştinnek istediği şeyin ne olduğunu araştırsak tek kelime ile mutluluk olduğunu…

2 hafta önce

Gözyaşlarındaki Tuz Kokusu

Bağıranların ve çağıranların hayatlarının en dramatik ve ruhlarının en hassas ve kalplerinin en titrek yeridir…

2 hafta önce

Nereye ve Kime Çağrı?

Dünya sanki çağrılar gezegeni, hep bir çağrı var. Akıllar çağrılıyor, gözler davet ediliyor ve kulaklar…

2 hafta önce

Gazze Aynasında İnsanlığın Geleceği ve İslam Ümmetinin Mükellefiyeti

  İBRAHİM HALİL ÜÇER Gazze’de yaşanan ve insanlık vicdanını ayağa kaldıran soykırım, işgalci İsrail devletinin…

1 ay önce