İbn Mes’ûd anlatıyor: Bazı kimseler “Yâ Resûlallah! Biz câhiliyet devrindeki yaptıklarımızdan mes’ul olacak mıyız?” diye sordular. Resû- lullâh (s.a.v.): “İslâm’da sizden kim iyi ameller işlerse câhiliyet devrindeki yaptıklarından dolayı sorumlu olmaz; ama kim kötülük ederse hem câhiliyet devrindeki hem de İslâm’da yaptıklarından dolayı sorumlu tutulur” buyurdu.(Müslim,İman,120)
Diğer rivâyette yine İbn Mes’ûd’dan Resûlullâh şöyle buyurmuştur; “Her kim İslâm’da iyi ameller işlerse câhiliyet devrindeki yaptıklarından dolayı sorumlu olmaz; ama kim İslâm’da kötülük işlerse hem fvvelki hem de sonraki (devirlerdeki yaptıkları) ile sorumlu tutulur.”(Müslim,İman,120)
Bu hadîsin şu âyete aykırı olduğu iddia edilmiştir: “İnkâr edenlere söyle: ‘Eğer vazgeçerlerse geçmişte yaptıkları bağışlanır. Eğer yine dönerlerse artık öncekiler hakkında uygulanan İlâhî kanun onlara da uygulanır.”
Âyetin zahirine göre, kâfir, Müslüman olduğunda câhiliyedeki tüm günahları affedilir. Âyetin lafzı mutlak olup tevbe edilen ve edilmeyen günahların arası ayırtedilmemiştir. Hadîsin zahirine göre ise kâfir câhiliye işlediği günahlardan Müslüman olduğunda tevbe etmedikçe sorumludur.
Âlimler, kâfir, Müslüman olduğu için tevbe ettiği kabul edilen küfründen dolayı bağışlandığı konusunda icmâ etmişlerdir. Küfür halinde yaptığı günahlardan Müslüman olduğunda tevbe etmediğinde durumun ne olacağı ihtilaflıdır. Bu günahları bağışlanır mı, bağışlanmaz mı? Bu konudaki görüşler şöyledir:
1-Kâfir, Müslüman olduğunda küfür veya zenb her türlü günahı affedilir. Bu, muhaddislerin çoğunun görüşüdür. Bunlar, Enfal Sûresinin yukarıdaki âyetiyle istidlal etmişlerdir. Ayrıca şu hadîsi delîl almışlardır:
Resûlullâh, Anır b. Âs’a şöyle buyurur: “…İslâm, önceden işlenenleri yok eder; hicret önceden işlenenleri yok eder; hac önceden işlenenleri yok eder”.(Müslim,İman 121)
İslâm’ın öncekileri yok ettiğine dair icmâ’ da vardır. Bundan dolayı İbn Mes’ûd hadîsindeki “kötülük”ten, (küfür değil de) günahın kas- tedilmesi doğru değildir. Günah kastedilmiş olsa bundan İslâm’ın önceden işlenen günahları yok etmediği sonucu çıkar. Bu durumda İslâm ölümüne kadar tüm günahlardan kendini koruyan kimsenin sadece affedileceğini beyan etmiş olur ki, bu bâtıldır.
Bu görüşü savunanlar, İbn Mes’ûd hadîsine şöyle cevap vermiştir:
a-Hadîsteki kötülükten kasıt, küfürdür. Müslüman olduktan sonra irtidat eden kimse bu hal üzere ölürse, İslâm’dan önce ve sonra tüm yaptıklarından sorumlu tutulur. Bu, Buhârî, Tahâvî, Mâ- zirî, İbnu’l-Cevzî ve İbn Hacer’in görüşüdür.
b-Hadîsteki kötülükten kasıt, nifaktır. Kişi zahirde Müslüman olur da, kalbiyle tasdik etmezse, câhiliyede yaptıklarından sorumlu olur. Bu, Ebu’l-Abbâs el-Kurtubî, Kirmânî, Aynî ve Münavî’nin görüşüdür.
c– Hattabî şöyle der: Kâfir, Müslüman olduğunda geçmiş günahları affedilir. Müslümanken çok günah işler ve buna devam ederse meylettiği bu masiyetlerden dolayı sorguya çekilir ve kâfirken yaptığı şeylere müslümanken devam ettiği için azarlanır. Sanki ona şöyle denilir: Sen kâfir iken şöyle şöyle işler yapmadın mı? Bunları yapmana müslümanlığm bâri mâni olsa idi ya? Böyle denilerek kişi azarlanacaktır.”
2-Bu görüş sahipleri, günaha tevbe etmedikçe Müslüman olan bu kişinin affı hak etmediğini belirtirler. Kâfir, Müslüman olduğunda işlediği günahlara tevbe ederse affedilir. Ama câhiliyede işlediği günahlara Müslümanken de ısrar edip devam ederse bunlardan sorumlu olacaktır. Sadece tevbe ettiği günahları bağışlanacaktır. Bu bazı Mu’tezilîler ile İbn Hazm, İbn Teymiyye ve İbn Raceb’in kabul ettiği bir görüştür.
Bu görüş sahipleri, âyeti şöyle te’vîl etmiştir: Müslüman olan kişi, geçmişte işlediği her ne ise ona son vermek, ondan vazgeçmek süretiyle bağışlanacaktır. Küfre son vermiştir. Bağışlanmıştır. Ancak âyette sırf küfre son vermek süreriyle -bazılarından tevbe etseler bile- diğer günahlarının bağışlanacağı yoktur. Bir şeyden vazgeçen, geçmişte işlediği o şeyden dolayı bağışlanır. Bu, o kişinin geçmişte işlediği başka şeylerden bağışlandığını göstermez.
Amr b. As hadîsine de şöyle cevap verdiler: Amr, geçmiş günahlarının bağışlanmasını istemiş, Resûlullâh da yukarıdaki ifadeleri buyur muştur. Malumdur ki, tevbe, tevbe edilen şeyin bağışlanmasını gerektirir. Tüm günahların bağışlanmasını gerektirmez.
Ahmed b. Abdilaziz b. Mukrin de bu ikinci görüşü tercih etmiştir, feuna göre, kâfir, Müslüman olduğunda, tevbe ettiği günahları affedilir. Câhiliyede işleyip Müslüman olduğunda da devam ettirdiği günahlara gelince, onlardan sorumlu olacaktır. Âyet ve hadîs bu manaya delâ- let edip birbirine aykırı değildir. Zira âyet mutlak olarak gelmiş, tevbe edilen ve edilmeyen günahların arasını ayırmamıştır. Hadîs ise bu Hpttlakı takyîd etmiştir. Mutlak, mukayyede hamledilir. Bu durumda ayetin manası şöyle olur: Vazgeçerlerse, geçmişte işlediklerinden tevbe edip terk ettikleri bağışlanır.
Amr b. As hadîsindeki durum da âyetle aynıdır. “İslâm, öncekileri pyok eder” ifadesinin anlamı, “tevbe ettiği sürece” demektir. Resûiuî- pâh, ifadeyi mutlak kullanmış, tafsil ve takyîd etmemiştir.
İcma’ iddiasına gelince, umumî olarak Müslüman olanlar hakkındadır. Yani tevbe ettiği küfürden dönüp Müslüman olanların bağışlanacağı konusunda icmâ vardır. Ancak câhiliyede işlenen günaha devam edilmesi durumuyla alakalı bir icmâ yoktur. Hattabî ve İbn Battal’in “icmâ var” şeklinde nakli sarih değildir. Ayrıca Ahmed b. Hanbel’den nakledilen şu görüş, icmâ iddiasını reddeder: Kâfir, câhiliyede işlediği günahlara Müslüman olduktan sonra da devam ediyorsa, yaptıklarından sorumlu olacaktır. En doğrusunu Allâh bilir.
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…