Meclis Halife Seçmeye Yetkili midir?

Müzakereler sırasında yapılan tartışmaların en önemlilerinden birisi de Halife’nin vazife ve salahiyetleri konusunda olanıydı. Bitlis mebusu Yusuf Ziya Bey, Vatikan’ı taklit etmediklerini, Halife’nin vazifelerinin belirlenmesi gerektiğini ifade etti. O’na göre, Halife ruhani ve dsmani kuvvetleri nefsinde cem etmektedir ve şuranın reisi olmalıdır. Dolaylı yoldan Halife’nin Meclis’in reisi olması gerektiğini söylüyordu.   Bu tehlikeyi gören M. […]

Daha fazla oku
Ankara Hükümeti İsteseydi Vahdettin’i Ülkeden Terketmesini Önleyebilirdi

..İlginç olan şudur: Vahddeddin’in ülkeyi terk ettiği zaman diliminde Ankara Hükümeti isteseydi bu durumu önleyebilirdi; buna gücü yeterdi. Ancak Ankara, adeta bu gelişmeye çanak tutulmuştur. M. Kemal Paşa, Vahdeddin’in ülkeyi terk edeceğini tahmin ediyordu. Hükümetin bile haberi olmadan bu konudaki sezinlemelerini Refet Paşa’ya bildirmiş ve Ona, “Vahdeddin kaçmak isterse mani olunmamasını” emretmişti.(1) Mani olunmadı ve […]

Daha fazla oku
Saltanatın İlgası Hukuka ve Yemine Aykırıdır

Öncelikle belirtmek gerekir ki;Mecliste bu kararın hukuka uygunluğu tartışılmamıştır. Daha doğrusu tartışılamamıştır… Anayasa Komisyonu başta olmak üzere komisyonların bu konuyu özgürce tartışmasının engellendiğini yukarıda ifade etmiştik. Konu hukuki açıdan genel kurulda da tartışılmamıştır. Peşinen söyleyelim ki, gerek Saltanatın ilgası gerekse Hilafetin ilgası hukuki değil siyasi kararlardır. Bu kararlar alınırken hukuk değil siyaset gözetilmiştir. Steinhaus’a göre […]

Daha fazla oku
Lozan Antlaşması Türkiye’nin Kırılma Noktası

Lozan Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok önemli bir kilometre taşıdır, önemli bir kırılma noktasıdır. Daha Lozan’a davetten itibaren, Lozan’ın her aşamasında ve Lozan’dan sonra en önemli inkılâplar gerçekleştirilmiştir. Başta Ingiltere olmak üzere itilaf Devletleri Lozan aracılığıyla Türkiye’ye yeni bir şekil vermeye ve Türkiye’yi dünya sistemi içinde yeni bir yere oturtmaya çalışmıştır. Kısaca Lozan, daha çagrı aşamasından […]

Daha fazla oku
Misak-ı Milli Bir İngiliz Projesi miydi?

…Görüldüğü gibi Meclis-i Mebusan’ın toplanması ve dağıtılması çok kısa bir süre (üç ay) zarfında cereyan etmiştir. Bu meclisin yaptığı en önemli iş, milli sınırları kaba batlarıyla belirlemesidir; milli mücadelenin rotasını çizmesidir. İlginç olan taraf, tüm bu olup bitenlere İtilaf kuvvetleri seyirci kalmıştır. Seçimlere izin verilmiş, toplantılara izin verilmiş, Misak-ı Milli kararının alınmasına izin verilmiş ve […]

Daha fazla oku
Vahdeddin’in Tercihi: M. Kemal Paşa ve Arkadaşları

Vahdeddin mütarekeden sonra bir arayış içine girmişti, Anadolu’da bir hareket başlatmak istiyordu ve bu harekete  bir lider arıyordu. Fevzi Paşa’dan Milli Mücadeleye liderlik edebilecek paşaların isimlerini içeren bir liste hazırlamasını istedi. Ancak listede M. Kemal Paşa’nın ismi yoktu. Listede M. Kemal isminin neden yer almadığını soran Vahdeddin’e Fevzi Paşa; “M. Kemal’in yenilik, bilhassa öteden beri […]

Daha fazla oku
Tiyatro bir mekteb-i edeb değildir, mekteb-i fuhşiyattır Batı’da.

Esasen Türk Tiyatrosu diye birşey yok. Bizde tiyatro yok. Yapılanlar ve yazılanlar Batı’nın birer taklidi. Roman olmadığı gibi, tiyatro da yok bizde. Batı’da tiyatro kiliseden çıkmıştır. Kiliseden, yani hıristiyanlıktan. Papazlar câhil halka İsa’yı, doğumunu anlatabilmek için bazı vâsıtalara, gösteri vâsıtalarına baş vurmuşlar. Oradan çıkmış. Yerini, zamanla, bütün diğer sahalarda olduğu gibi drama bırakmış. Yani tezatlara. […]

Daha fazla oku
Meal Yazmanın Güçlülüğü

Elmalılı Hamdi Yazır diyor ki; Bir kelâmın mânasını diğer bir lisanda dengi bir tâbir ile aynen ifade etmektir. Terceme aslın mânasına tamamen mutabık olmak için sarahatte delâlette, icmalde tafsilde, umumda hususda, ıtlakta takyidde, kuvvette isabette, hüsn-i edada, üslub-u beyanda, hâsılı ilimde, san’atta asıldaki ifadeye müsavi olmak iktiza eder. Yoksa tam bir terceme değil, eksik bir […]

Daha fazla oku
Selefilik İddiası Mezhepsizliğe Bir Köprüdür

Mezhepleri reddeden nevzuhur müçtehid taslaklarının hemen hemen hepsi de selefi olduklarını iddiâ ederler. Bu itikadın câri olduğu hicrî birinci asırda mezheb diye bir şeyin mevcud olmamasının onlar için güzel bir kılıf veya esbâb- ı mûcibe olarak kullanılması -sathî bir düşünce ile- mantıkî görünmektedir. Hâlbuki bu iddia, tarihî gerçekler önünde tamamen geçersizdir. Zira Ehl-i Sünnet mezheplerinin […]

Daha fazla oku
Fatih Çıtlak - 40 Mektup , Notlarım
Fatih Çıtlak – 40 Mektup , Notlarım

Kıymetli evlâdım, kişinin bilmediğine sabretmesi kolaydır; sebebi hikmetini bilmez, dolayısıyla hükmünü tam veremez,iyi mi kötü mü, neticesini beklemek üzere sabreder. Bizim yolumuzda sair kimselere sabır daha farklıdır. Bizim büyüklerimiz karşısındaki insanın cibilliyetini, fıtratındaki şerri ve hileleri matuf ihaneti gördüğü ve bildiği halde sabreder. Hükmü verebilecek durumda olmasına rağmen, Cenab-ı Hakk’ın o hükmü huşu etmesini bekler ve […]

Daha fazla oku